ANALİZ
Bu yazacaklarım 24 Haziran’daki cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalması halinde geçerlidir.
İstesek de istemesek de ikinci tura kalındığında durum şu olacaktır;
Recep Tayyip Erdoğan’ın alacağı oy da CHP, İYİ Parti ve Saadet Partili adayların alacağı oy da yüzde 50’nin altında kalmış demektir.
İkinci tura kalan adayların oy oranları birinci turda ne olursa olsun sıra ikinci tura gelindiğinde, bu partilerle ilgisi olmayan, seçimlerde hiçbir ittifaka girmeyen/sokulmayan HDP’nin oyları hangi partiye kayarsa ipi o göğüsleyecektir.
Bugün itibarıyla yapılan kamuoyu araştırmalarına göre AKP’in MHP ile yaptığı ittifakın yüzde 40-44 arasında çıkacağı görülüyor.
HDP’nin oy oranının ise yüzde 11-14 arasında çıkacağı tahmin ediliyor.
AKP’yi en yüksek HDP’yi de en düşük oranından ele alalım.
Demek ki Erdoğan yüzde 44 alırsa muhalefet bloğu da birinci turu toplam yüzde 45’le tamamlamış olacak.
İkinci tura gelindiğinde Tayyip Erdoğan muhtemelen en az yüzde 44’ü yine alacaktır doğal olarak.
CHP- İYİ Parti ve Saadet artık diğer küçük sağ partiler, verdikleri sözü tutar ve ikinci tura kalan adayı firesiz desteklerse o da yüzde 45 edecektir.
İşte çok açık bir gerçek herhalde bütün çarpıcılığı ile ortada duruyor.
HDP’nin yüzde 11 oyunun çoğunluğu ne tarafa kayarsa seçimi o kazanacak.
Demek ki “eğri oturup doğru konuşacak” olursak hiçbir partinin “HDP şöyledir, HDP böyledir” demeye veya “Onlarla asla bir arada olamayız, eğer onlar da oy verecekse ben vermem” gibi laflar söyleme lüksü yoktur olamaz.
Gerçi zaten bu bahanelerin demokrasiyle, hukukla hiçbir ilgisi yok ama son zamanlardaki “hakim görüş” bu yönde olduğu için pek çok kimse ikinci turu hiç düşünmeden yüksekten atıp tutuyor.
Önce iktidar partisi tarafından, daha sonra da diğer sağ partiler tarafından adeta “vebalı” ilan edilen, CHP’nin de “kamuoyu baskısı” korkusuyla açıktan tavır alamadığı HDP şimdi herkesin “tek umudu” haline geldi.
Beğenenler, beğenmeyenler, isteyenler istemeyenler, kimsenin başka çaresi yok.
Bu nedenle özellikle muhalefet partileri “Asla, masla” gibi lafları en azından ilk tur boyunca “asla” söylememelidir.
Elbette ilk turda kimsenin HDP ile ittifak yapmaya da destek olmaya da ihtiyacı yok. HDP’nin de buna ihtiyacı yok zaten.
Ama ikinci turda belirleyici parti HDP olacak.
Erdoğan bunun çok farkında. Seçimi ilk turda alma ihtimali azaldığı için dikkat ediyorsanız artık HDP’ye laf söylemiyor, CHP’yi HDP ile işbirliği yapmakla suçlamıyor, daha çok FETÖ suçlaması yapıyor, “PKK” diyor “IŞİD” bile diyor ama “HDP” demiyor.
Şunu da kimse unutmamalı. İş ikinci tura kaldığında iktidarın HDP ve hatta PKK ile pazarlık yapma olanağı muhalefete göre kat be kat fazla. İktidar daha önce yaptığı gibi İmralı’daki terör lideriyle bile pazarlığa oturabilir.
Muhalefete naçizane tavsiyem, ikinci tura kadar tek hedefe kilitlenmeli, başka bir şey düşünmesine gerek yok.
BUNU YAZMAK GEREK