ÖNERİ Siyasette diyalog çok önemlidir. İktidarla muhalefet arasında diyalog sürekli olmak zorundadır. Bunun zemini de elbette öncelikle parlamentodur. Diyalog muhalefet partileri arasında da çok önemlidir. Muhalefet partileri parlamentoda olduğu kadar özel ilişkilerle de sürdürülmelidir. Ne yazık ki AKP iktidarının açtığı yol nedeniyle iktidar muhalefet arasında diyalog olmadığı gibi muhalefet partileri arasında da bunun eksikliğini görüyoruz. Bu eksiklik nedeniyle Türkiye ağır badirelerle karşılaşıyor daha da karşılaşabilir. CHP Türkiye'nin ana muhalefet partisidir. Bu nedenle gerek iktidarla gerekse diğer muhalefet partileriyle diyalog kurulması konusunda öncülük liderlik etmek zorundadır. İktidar diyalogdan “kendisinin desteklenmesini” anlıyor. Eğer bir destek almayı beklemiyorsa veya muhalefeti köşeye sıkıştırmak için bir operasyon yapmıyorsa asla diyaloga yanaşmıyor. Meclis'teki sayısal üstünlüğünü kullanarak istediğini yapıyor. İktidarın diyalog adı altında muhalefete yanaşması sadece sayısal olarak 330 ve üstüne ihtiyacı olduğunda ortaya çıkıyor. Bunlar da genellikle “Bu kadar çabaladık ama bu muhalefetle olmuyor, her şeye karşılar” algısı yaratmak için kullanılıyor. Ama bence asıl sorun muhalefet partileri arasında hiç diyalog kurulmaması. Bunun eksikliğinin yarattığı en büyük hasarı 7 Haziran seçimlerinden sonra gördük. AKP 13 yıllık tek başına iktidar döneminden sonra ilk kez Meclis'te azınlığa düşmüştü. Ancak muhalefet partileri aralarında hiç konuşmayınca durumdan yararlanan saray kaos planını devreye soktu, Türkiye'yi hızlı biçimde yeniden seçime götürdü ve yine tek başına iktidar oldu. Daha 7 Haziran gecesi, sonuçlar alındıktan hemen sonra yazmıştım; “Kılıçdaroğlu bu gece Bahçeli'yi aramalı, nerede olursa olsun görüşmeli ve yeni durumu değerlendirerek iktidarı AKP'nin elinden almanın bir çaresini bulmalı” demiştim. Ama nedense CHP öncelikle MHP ile bir ilişki kurmak yerine medya üzerinden haberleşme yöntemini seçti. Ne yazık ki kullanılan cümleler “Gel seni başbakan yapalım” tarzı yaklaşımlar doğal olarak tepki yarattı ve MHP içine kapanarak Türkiye'yi yeniden AKP iktidarına teslim etti. Şimdi benzer bir durumla karşı karşıyayız. MHP lideri önce anayasa konusunda bir çıkış yaparak başkanlık sistemine yeşil ışık yakmış bir tutum takındı. Ardından önce Erdoğan'la sonra Yıldırım'la görüştü.