CANIMI SIKAN ŞEYLER
Çok tuhaf bir dönemden geçiyoruz.
Belki tuhaf değil, komik
demeliyim.
Öyle ya; AKP’liler CHP’ye “hırsız” diye
bağırıyor.
“Şaibeli” seçimden söz ediyor.
Hukuk ve demokrasinin dışına çıkıldığını, böyle bir
rezaletin görülmemiş olduğunu ileri sürüyorlar.
Gülmemek mümkün mü?
AKP söylüyor bunları.
Bir anda demokrat oldular.
Hukuk en üstün kavram haline geldi.
Seçimlerden sonra itiraz etmenin bir “demokratik
hak” olduğunu söylüyorlar, muhalefetin paniklediğini öne
sürüyorlar.
Gel de gülme.
Ancak konu gülünecek bir konu
değil.
Çaresizlik içinde çırpınanlar kaos yaratmak, halkı
birbirine düşürmek, bundan nemalanarak iktidarlarının tatlı
günlerini sürdürmek istiyor.
Hep mağduru oynadılar.
Mağduriyetleri hiç bitmedi.
İktidara geldikleri ilk gün başladılar yakınmaya.
“Vesayet sistemi” vardı Türkiye’de. Asker, hep
“darbe yapmakla” tehdit ediyordu iktidarı.
Dış güçler rahat bırakmıyordu ki AKP ülkeye hizmet
etsin.
Karanlık güçler sinsice pusuda bekliyordu.
Muhalefet darbeciydi, darbelerden medet
umuyordu.
Dış güçler muhalefeti yönetiyordu.
Muhalefet her fırsatta Türkiye’yi dışarıya şikayet
ediyordu.
“Bizi hep mağdur ettiler” diyerek insanları
ezdiler aslında.
“Siz bize çok çektirdiniz” diyerek, binlerce
insanı hapislere attılar, işsiz bıraktılar.
Ama hep mağdurlardı.
Mağduriyetlerinin kibre dönüştüğünü bile fark
edemiyorlardı.
Bugün de mağdurlar.
Seçimlere hile karıştırıldığını ve mağdur
edildiklerini söylüyorlar bu kez.
İnanın bu mağduriyet hiç bitmeyecek.
Seçimlerde yenildikleri tescillenecek ama yine
ikna olmayacaklar.
“Bunlar FETÖ’nün işi” diyecekler.
Ya da “Amerika, Türkiye’de darbe yaptı” diye
saçmalayacaklar.
“Bizi devirmek için görüyorsunuz bütün dünya
birleşti” diye ağlaşacaklar.
Şimdi diyorsunuz ki, “İki gündür zaten bunu yapmıyorlar
mı?”
Durun bu daha bir şey değil.
Belediyeler çalışmaya bir başlasın, hayat normale dönsün,
kim bilir ne mağduriyetler çıkarıp milletin
yakasına yapışacaklardır.
BUNU YAZMAK GEREK
Sanki bir komedi filmi izliyoruz.
Akıl tutulmasına uğramış bir güruh çırpınıyor.
Neymiş; “Seçimlere hile karışmış”, bu demokrasiye
ve hukuka aykırıymış.
Bu seçimlerde yaşananlar bugüne kadar görülmemiş
bir hırsızlıkmış.
Seçimlere şaibe karışmış, oylar yeniden
sayılmalıymış, hatta bazıları daha da ileri gidiyor “Seçimi
tekrar etmek gerek” bile diyor.
17 yıldır her seçimin dürüstlük içinde yapıldığını
söyleyen, muhalefetin bütün itirazlarını YSK’ya
reddettiren, itiraz edenleri de alçaklıkla suçlayanların
şimdiki çırpınmaları aslında
ibret verici bir olay.
Ama bir noktayı görmüyorlar ya da panik halinde oldukları
için akıllarına gelmiyor.
Eğer seçimlere şaibe karıştıysa, görülmemiş
hileler yapıldıysa bunun sorumlusu muhalefet değil
iktidardır.
Çünkü bir ülkede seçim güvenliği iktidara
emanettir.
Oy pusulalarının basımından, sandıkların oluşturulmasına,
sayımdan, listeleri tutmaya kadar her şey bizzat iktidarın yaptığı
organizasyonun bir sonucudur.
Eğer bir hile
yapılabiliyorsa, şaibe karıştırılabiliyorsa muhalefetin
bunu yapabilmesi neredeyse olanaksızdır.
Ama burası “Yeni Türkiye” dedikleri tuhaf bir ülke
haline geldi.
İktidarın bu saçma sapan söylemini, canhıraş biçimde ve
onursuzca savunan bir medya ile akademi dünyası ayrıca
bunlara inanmaya hazır geniş bir halk kesimi
var.
KAFAMI BOZAN ŞEYLER
Seçimlerden hemen önce Amerika ve Avrupa
harekete geçmiş ve Erdoğan iktidarının zarar görmesini
engellemek için olmayacak açıklamalar yapmaya
başlamışlardı.
Ama olmadı.
Dış güçler edebiyatına halk pek ilgi
göstermedi.
Ama Erdoğan’ı iktidarda tutma lobisi asla pes
etmiyor.
Erdoğan seçimden yenik çıkınca, Amerika baktı olmuyor;
“F-35’leri vermiyoruz, pilotların eğitimini
durdurduk” açıklaması yaptı.
Üstüne bir de “Seçim sonuçlarına uyun” gibi
abuk sabuk bir bildiri yayınladılar.
Erdoğan ve iktidarına gollük pas değildir de nedir
bu?
Aynı şekilde Avrupa basını hemen “Erdoğan kaybetti, sultan
gidiyor” başlıklı haberler yayınlamaya başladı.
Saray bunları hemen lehine kullanma yoluna saptı
bile.
“Haddinizi bilin, Türkiye’nin iç işlerine
karışamazsınız” efelenmelerinin yanı sıra, bunlara
muhalefetin tavrının neden olduğu da ileri
sürülüyor.
Anlıyorum ki, Amerika ve Avrupa henüz Erdoğan’ın
gitmesine hazır değil, yapacak çok işleri
var besbelli.