ANALİZ
Çok partili hayata geçtikten sonraki ikinci genel seçimlerde tek
başına iktidara gelen Demokrat Parti’nin Genel Başkanı ve Başbakanı
Adnan Menderes güç sarhoşluğunun verdiği özgüvenle çok sert
çıkışlar yapar, o güne kadar duyulmamış ölçüde şaşırtıcı sözler
söylerdi.
Örneğin bir keresinde “Odunu koysam milletvekili seçtiririm”
demişti. Halkın desteğine o kadar inanıyordu yani.
Yine aynı hızla “Siz isteseniz hilafeti bile getirirsiniz” diye
konuşmuştu.
Üniversite öğretim üyeleri için de “kara cübbeliler” demişti. Çünkü
hocalar hükümeti eleştirmişler ve Anıtkabir’e yürümüşlerdi.
Menderes’in tarihe geçen sözlerinden biri de askerlere kızdığı bir
gün “Gerekirse orduyu yedek subaylarla yönetirim” diye
konuşmasıdır.
Menderes ne odunu milletvekili adayı yapabildi gösterebildi ne
hilafeti getirebildi ne de orduyu yedek subaylarla yönetebildi.
Ancak Menderes’in yapamadığını sanki Erdoğan biraz farklı da olsa
yapıyor.
Menderes belki de ironi olarak “orduyu yedek subaylarla
yönetmekten” söz etmişti, Erdoğan işi yedek subaylara bırakmasa da
ordudaki hiyerarşiyi ve rütbeleri yerle bir etti.
Şu anda kuvvet komutanlıklarında rütbeleri or yerine kor olan iki
subay oturuyor. Bu arada yapılan atamalarda da liyakate uyulmadığı
iddiaları var. Bu nedenle istifa eden ve önümüzdeki günlerde istifa
edecekleri söylenen komutanlar da var.
Elbette her siyasi iktidar silahlı kuvvetlerde de hangi
komutanlarla çalışacağına kendi karar verir. Bu nedenle bugünkü de
iktidarın bazı rütbe kaydırmaları yaparak istediği komutanları
göreve getirmesinde bir hata yoktur.
Ancak bunu ortalığı kırıp dökerek yaparsanız tarihi bir kurumda
onulması güç yaralar açar, derin kırgınlıklar yaratır, orduya nifak
sokarsınız.
Gelenekleri bir kenara bırakın ordu içinde ast üst ilişkilerine hiç
dikkat etmeden, üstü asta bağlayan uygulamalar yapmak göreve
gelenlerin kişiliklerine ve onurlarına da zarar verebilir.
Arkalardan seçilip rütbe atlatılarak ve hatta kendisinden daha üst
rütbedekilerin bile komutanı haline getirilen kişiler o makamlarda
alınları açık başları dik oturamayabilirler.
En azından şu soru sorulacaktır; “İktidar neden bu kişileri tercih
etmiş ve tüm gelenekleri yıkmayı göze almıştır?”
Şu anda orduda bir anda yükselen herkes ister istemez kuşkulu
bakışların da altında olacaktır. Zaten iyice yıpratılmış harap
edilmiş bir ordunun artık cumhuriyetin değil sadece mevcut
iktidarın ordusu durumuna geldiği iddiaları kaçınılmaz biçimde
konuşulacaktır.
Bundan da en büyük hasarı o görevlere getirilen komutanlar
görecektir. Eğer bu göreve iktidara biat etmiş biri olarak
gelmedilerse aksini anlatmakta çok zorlanacaklar hatta asla
başarılı olmayacaklardır. Yeni komutanlar isteseler de istemeseler
de “Erdoğan’ın kurşun askerleri” olarak anılmaktan
kurtulamayacaklardır.
Erdoğan’ın “Kararı biz veririz asker uyar” sözleri demokratik hukuk
devletlerinde kimsenin itiraz edemeyeceği bir kuraldır. Buna karşı
demokrasi ve hukukun askıya alındığı, tek adamlık rejimine
geçildiği bir ülkede ise bu yapılanların hiçbiri inandırıcı
olmayacaktır.
CANIMI SIKAN ŞEYLER