ANALİZ
Sarayın bir “erken” hatta “baskın” seçim yapabileceğini referandum oyunun ardından bu yana yazıyorum, anlatıyorum.
Erdoğan hiç kuşkusuz kendini en güçlü hissettiği anda seçime gitmek istiyor.
Siyasetçi olarak böyle düşünmesi elbette doğaldır.
Ancak geçen bir yıl içinde gözlediğim kadarıyla Erdoğan “tam garanti” alamadığını gördüğü için bir türlü “seçim düğmesine” basamadı.
Daha önce de yazdım, saraydaki en büyük endişe HDP’nin oy oranının bir türlü yüzde 10’un altına düşmemesi.
Saraydaki kaynaklarımdan aldığım bilgilere göre Erdoğan kendisine sunulan anketlerde önce HDP’nin oy oranına bakıyormuş. HDP’nin yüzde 10’un üzerinde olduğunu görünce yüzü buruşuyormuş. Ondan sonrasına bakmak çok gerekli değilmiş.
Nedeni basit; HDP yüzde 10 barajını aşamadığı şu anda sahip olduğu 60 milletvekilinin tamamı AKP’ye geçiyor.
Erdoğan parlamento seçimlerinde ezici bir üstünlük sağlamasının ikinci turda büyük avantaj olacağını düşünüyor.
Ancak son aldığım bilgilere göre sarayda huzursuzluk giderek artıyor.
Erdoğan’ın referandumdan kısa bir süre sonra neredeyse başkanlıkla ilgili tüm yetkileri ele geçirmesinin ardından bir baskın seçime gitmemesinden ötürü pişman olduğunu duydum.
Bunun üstüne bir de seçimi garantiye almayı planlayarak MHP ile ittifak kurmasının da büyük bir yanılgı olduğunun ortaya çıkması da sarayda sarsıntıya neden olmuş.
Çünkü MHP ile yapılan ittifakın fazla işe yaramayacağı ortaya çıktığı gibi ittifak yasası muhalefetin daha işine geldi.
Örneğin Saadet Partisi bir anda baraj sorununun ağırlığını üzerinden atacağı için AKP’den ciddi oy koparabilir. Daha önce “Nasıl olsa milletvekili çıkaramayacağız” diye düşünen ve son anda oyunu AKP’ye veren Saadet seçmeninin bu seçimlerde kendi partisini tercih etme eğiliminin yüksek olduğu görülüyor.
İşte bu koşullar altında Erdoğan’ın “daha da kötü duruma düşmeden bir seçime gitmekte yarar var” diye düşündüğü saraydan sızan bilgiler arasında.
Ancak AKP genel başkanı bu kez seçim kararını kendi almak yerine bunu “muhalefete yıkmayı” düşünüyormuş.
Bunun için adımlar atılıyor aslında. Saray danışmanları ve kimi AKP yöneticileri “Muhalefet bu kadar seçim istiyorsa elbette yaparız” demeye başladı.
Muhalefetin genel tavrı “ne zaman isterseniz seçime hazırız” demektir.
İşte bu kez kesinlikle böyle düşünmemek gerek.
Muhalefet, iktidarın “gelin seçime” restini kompleks yaparak asla kabul etmemelidir.
“Seçimden kaçıyorlar” yaygarasına göğüs germeyi becermeli ve hem yerel hem genel seçimlerin zamanında yapılması için elinden geleni yapmalıdır
Saray başkanlık seçiminden altı ay önce yerel seçimlerin yapılacağı ve bunun asıl seçim için çok büyük bir tehdit olduğunu, süre daraldıkça anlamaya başladı.
Muhalefet yerel seçimlerin iktidarda yaratabileceği ağır hasarı mutlaka görmeli, bilmeli ve başkanlık seçiminin yerel seçimler öncesine alınmasına asla izin vermemelidir.
Artık her şey bu iktidarın aleyhine gidiyor. Seçimi zamanında yaptırmak muhalefetin bana göre tek amacı olmalıdır.
BUNU YAZMAK GEREK