ANALİZ
İster Tayyip Erdoğan’ın müthiş siyasi dehası
deyin, ister kökü Amerika’daki bir taktik
heyetinin olağanüstü başarısı deyin, sonuçta Erdoğan
algı yaratmada bir numara.
Öyle ki hiç olmayan şeyleri söylüyor.
Hemen yanıbaşındakiler gerçeği bilseler de
bilmeseler de buna aynen uyum sağlıyor.
Yoksul ve eğitimsiz kitleler zaten
inanmaya dünden razı.
Ortada kalan çıkarcılar da “bana ne ben işime
bakarım” mantığı ile bu algıyı
sahipleniyor.
Erdoğan “Camiye ayakkabılarıyla daldılar. İçki
içtiler” dedi.
Bin kere de yalanlansa asla taviz vermiyor Erdoğan
ve başı sıkıştıkça bunu tekrarlayarak yine alkış
alıyor.
“Türbanlı bacımıza saldırdılar, afedersiniz üzerine
idrarlarını döktüler” diyor üstelik
“görüntülerinin ellerinde olduğunu” ileri sürerek
“izleyince dehşet içinde kalacaksınız” diyor, ama
ortada ne görüntü var ne de bu olay doğru hiç fark etmiyor.
“Portakal mıdır, mandalina mı, narenciye mi, milletle alay
ediyor, ama millet bunun ensesini patlatır” diyor; ortalık
alkıştan yıkılıyor. Saçma sapan adamlar ellerinde bıçak
portakalı delik deşik ediyor, “Fatih Portakal
milletle nasıl alay ediyor?” diye sorduğunuzda “Ne
bileyim abi, etmiştir nasıl olsa” diye savunuyor
kendini.
“Camileri ahır yaptılar” diyor, inanıyor milletin
yarıya yakını.
“Kuran yasaktı bu ülkede. Bizim sayemizde namaz kılınıyor
oruç tutuluyor” diyor ülkenin dört bir yanından
“Allah Allah” sesleri yükseliyor.
“Ezanı Muhammediyeyi de kaldırmışlardı, çok şükür onu da
biz getirdik” dediğine de inanıyorlar.
Son olarak “Sanatçı müsveddeleri beni ipe
götürecekmiş” dedi, bakanlar, milletvekilleri, işadamları
hep birden “bravo” diye ayağa fırlayıp elleri
patlayıncaya kadar alkışladılar.
Oysa “müsvedde” dediği sanatçıların böyle bir sözü
yok.
Ama olsun o algı yaratıldı ya, siz ona bakın.
Böyle bir ülke olduk sonuçta.
Bir kişi konuşuyor.
Doğru olmayan şeyler söylüyor.
Aklı başında herkes bunun doğru olmadığını biliyor
ama ağzını açamıyor.
Korku herkesin yüreğine işlemiş.
Günlük çıkar telaşı da üzerine eklenince kabile
devletinden bile daha düşük seviyede yaşamaya
alışıyoruz.
Ama “olsun” diyoruz “Sen kavşakların
güzelliğine, tünellerin mükemmelliğine, asfaltın pürüzsüzlüğüne
bak. En büyük havaalanını yapıyoruz diye kıskanıyorlar
bizi.”
MERAK ETTİĞİM ŞEYLER