Tam tersine “birlikten” söz ediyor.
“Herkesin ele ele vermesi” halinde üstesinden
gelemeyeceğimiz hiçbir şey olmadığını anlatıyor.
Omuz omuza olunması halinde, dış güçlerin
üstesinden gelinebileceğini söylüyor.
Kulağa elbette çok hoş geliyor bu söylem.
Ama bunu ilk kez duymuyoruz ki.
Erdoğan bu tür konuşmaları iki zamanda
yapıyor.
Birincisi seçim kazandığında.
Çıkıyor balkona
herkesi kucaklayacağını müjdeliyor, birçok
akılsız muhalif de buna inanıyor.
İkincisi başı sıkıştığında.
Şu anki ruh hali
“başının çok sıkışmış olduğunu” gösteriyor.
Ekonomi facia.
S-400’ler nedeniyle Amerika ile durum felaket.
Füze alımını bir süre erteleme ihtimali Rusya ile feci
şekilde papaz olmamıza yol açacaktır.
Suriye
bataklığı bizi içine iyice çekiyor. İdlib ve Afrin’den nasıl
döneceğimizi bilemiyoruz.
Menbiç ve çevresinde
Amerikan silahları ile donatılmış PYD-YPG, devlet kurdu
kuracak.
İran’a yönelik bir askeri operasyonun
Türkiye’yi içine almaması mümkün değil.
Karadeniz’de kıyısı bulunan ülkelerle aramız giderek
açılıyor.
Bunların hepsinin ötesinde AKP
sürekli kan kaybediyor.
Seçmeni azalıyor. Parti içi
muhalefet sessiz ve derinden çok etkili oluyor.
Partinin önemli isimlerinden bazılarının parti kurma hazırlığında
oldukları söyleniyor.