DEDİKODU
Anketler
anketleri kovalıyor.
Tayyip Erdoğan günde
bilmem kaç kez neredeyse tüm televizyon
kanallarının canlı yayınlarında boy
gösteriyor.
Eküri olarak Başbakan da
ekranlarda.
Gazetelerde, televizyon ekranlarında yüzde 95’i
AKP yandaşı isimler seçim analizleri yaparak “yeni rejimin
müjdesini” veriyor.
İktidar yandaşlarına göre seçim neredeyse bir formalite.
Ama öyle değil işte.
Sarayın en has ve gözü kara anketçileri
“Tamam bu iş” raporları veriyorlar ama yaptıkları
işe biraz saygısı olanlar gerçeği
kamuoyuna açıklamasa bile saraya bildirmek zorunda
kalıyor.
Ankaralı saraya yakın kaynaklarımdan biri aradı
yine.
“Tayyip Bey’in yüzüne ve vücut hareketlerine bakıyor
musun?” diye sordu.
“Biraz yorgun” gördüğümü söyledim. Bir de
kalabalıklar karşısında konuşurken sahnede eskisi
kadar hareketli olmadığını fark ettiğimi
belirttim.
Ankaralı kaynağım “haklısın, bir kere Tayyip Bey çok
yorgun, ama bundan daha önemlisi moralsiz” dedi.
“Bunu ben de anlıyorum, katıldığı çok kalabalık görünen
toplantılarda coşku ve heyecan yok” cevabını verdim.
“Eeee toplama kalabalıklarla olmuyor artık” dedi
kaynağım sonra devam etti; “Ama şu seni de başkalarını da
yanıltmasın. O toplantılarda coşku olmaması oradakilerin oy
vermeyeceği anlamına gelmiyor. Elbette verecekler ama sonuçtan
kendileri bile umutsuz.”
Anlattığına göre gerçek
anketlerdeki sonuçlar hiç iç açıcı değil.
AKP’ye olan bağlılık ve inançta
ciddi azalma var. AKP’lilerin büyük çoğunluğu
partiden umudu kestikleri halde şimdilik
alternatif göremedikleri için oylarını
Erdoğan’a verecek. Bu da ortaya başka bir sorun
çıkaracak.
Kaynağım “Şöyle bir manzarayı düşünsene” dedi.
“İlk turda Erdoğan yüzde 45 oy alıyor, ama partisi yüzde
40’ı bile bulamıyor ve Meclis’e 200’ün biraz üzerinde milletvekili
sokabiliyor. 400’e yakın muhalif milletvekili giriyor Meclis’e. Bu
durumda Erdoğan başkan seçilse ne olur ki?”
Bu aslında
son günlerde çok konuşulan bir konu.
Hatta Erdoğan bu duruma şimdiden dikkat çekerek
“Bana oy verip partiye oy vermeyen münafıktır”
bile demedi mi?
Ankaralı kaynağım “Bak o söz bile Erdoğan’ın ne kadar
yorgun ve moralsiz olduğunu gösteriyor, kendisine deli gibi bağlı
olanları partiye de oy vermeye ikna edeceği yerde münafık gibi
dinen çok tehlikeli bir hakarette bulunuyor” diye
konuştuktan sonra ağzındaki baklayı çıkardı.
“Seçim iptal edilebilir biliyor musun?”
Ardından benim soru sormama bile fırsat vermeden
devam etti; “Erdoğan Saadet Partisi’nin karşısına
geçeceğini, İyi Parti ile işbirliği yapabileceğini hiç düşünmezken
buna CHP’nin de katılacağını hayal bile etmedi. Baskın bir seçimle
cumhurbaşkanlığını kesin kazanacağına inandı. Şimdi her şeyi
kaybetme riskiyle karşı karşıya. Bir anda seçimi iptal
edebilir.”
Gerçi çok şaşırmadım ama
şaşırmış gibi yaparak “nasıl iptal edecek
ki, kolay mı?” dedim.
“Oooo düşündüğün şeye bak, bahane mi yok. İran krizi,
Suriye’deki durum bahane edilerek seferberlik ilan edilse, ordu
alarma geçse, millet seçim mi düşünecek.”
Her şeye
rağmen şunu merak ediyorum “Peki Erdoğan ne
kazanacak?”
Ankaralı kaynağım “Ne kazanacağı
var mı?” dedikten sonra telefonu kapamadan şunu söyledi;
“Zaman kazanacak, rakiplerinin terini soğutacak, yükselen
morallerini bozacak, sonra da ne yapması gerektiğini daha ciddi
biçimde düşünecek.”
BUNU YAZMAK GEREK