ANALİZ
Türkiye’nin “gerçek anlamda” en çok satan
gazetesi SÖZCÜ, şu sıralar hem mahkemelerle hem de
yargıyı etkilemek için tetikçilik yapan bir gazete ve
yazarlarıyla uğraşıyor.
Durumları çok zor.
Çünkü dünyanın baş edilmesi en zor durumu ile
karşı karşıya.
Nedir bu biliyor musunuz?
Saçma sapan bir suçlamaya maruz kalmak.
Saçma
sapan suçlamaya maruz kalmak demek aynı zamanda çaresiz de
kalmanız demektir.
SÖZCÜ Yazı İşleri de yazarları da bu anlamda çaresizler.
Çünkü saçma sapan bir suçlamaya cevap vermek de
çok zordur.
Tetikçi kalkmış diyor ki “Bunlar FETÖ’ye hizmet
ediyor.”
Her biri neredeyse gazetecilik
yaşamlarının tamamına yakınında FETÖ’cü ve benzer zihniyetle
mücadele etmiş yazarlar FETÖ’cü olmadıklarını nasıl
anlatsınlar ki?
Buna kelimeler de sinirler de yetmez.
Mecburen ne yapıyorlar; daha önce yazdıkları yazıları,
yaptıkları konuşmaları ortaya çıkarıyorlar.
Tetikçiler “yetmez” diyor.
İşin kötüsü mahkeme de “yetmez” diyor.
Örnek de veriyor; “İki kere iki dört eder diye
yazmışsınız.”
SÖZCÜ yönetici ve yazarları
“dört etmez mi peki?” diye soruyorlar.
Hakimler, “Orasını bilemeyiz, ama FETÖ’cüler de öyle
söylüyor, demek ki siz FETÖ’cülere destek oluyorsunuz”
karşılığını veriyorlar.
(NOT: Yukarıdaki cümle ironidir.
Aptal trollerin bu konudaki akla ziyan saldırıları
dikkate alınmayacaktır.)
Gerçekten çok zordur olmadığınız bir şeyi
kanıtlamaya kalkmak.
Üstelik bunu yargı önünde yapmak zorunda
bırakılıyorsanız ve yargı da sizi dinlemek yerine işi uzatmaya
çalışıyorsa iyice çaresiz kalırsınız.
SÖZCÜ’ye yapılan ithamları iktidardan yana olan ve “oh
olsun bunlara” diyerek ellerinizi ovuşturup izleyenlere
bir “empati” yolu göstermek istiyorum.
Şöyle yapın; Bir cami imamına gidin ve “Arkadaş sen dini
bilmiyorsun, Kuran’ı Kerim’i anlamıyorsun” deyin. Sonra da
kendini savunmasını isteyin.
İmam dini bildiğini anlatabilmek için nasıl
çırpınır değil mi?
FIKRA GİBİ