MERAK ETTİĞİM ŞEYLER
Hiçbir işe yaramamasına rağmen siyasette
en çok konuşulan isimlerin başında kimin geldiğini
sorarsanız tereddütsüz Abdullah Gül adını
veririm.
İkinciliği de Ali Babacan alabilir.
Bu iki isim nedense sürekli gündeme gelir.
Her seferinde kimi siyasetçilerde ve bazı merkezlerde
ciddiye alınır.
Ama sonuç çıkmaz.
Son günlerde Gül adı yine ön plana çıkarıldı.
Yandaş bir yazar Abdullah Gül’ün Saadet Partisi
Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ve CHP Genel
Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüştüğünü
açıkladı.
Zannedersiniz ki bu görüşmeler hemen son günlerde
yapılmış.
Oysa Karamollaoğlu ile görüşmenin tarihi 1
Ekim, Kılıçdaroğlu görüşmesi ise 11
Kasım’da olmuş.
Peki bu “haber atlatmanın” anlamı ne?
Sanıyorum Abdullah Gül’ü gündeme getirmek.
Yine sanıyorum ki bazı odaklar Gül’ün AKP ve
Erdoğan’a karşı harekete geçeceğini, yeni
bir oluşumun başına oturacağını, bu hareketin AKP
iktidarını sonlandıracağını düşünüyor.
Yandaş yazarlar da kendilerince bu planı
engellemek için Gül’e saldırıyor.
Ham hayal bu tabii.
Nedeni çok basit.
Bakın bakalım Abdullah Gül’ün siyasi
geçmişine.
Başından bu yana bir tek gün siyasi risk almış mı,
dişe dokunur bir eylemde bulunmuş mu?
Hayır.
Türkiye’de suya sabuna en dokunmayan
siyasetçilerden biridir.
Hele Gül’ün Erdoğan’a karşı bir hareket
başlatacağını düşünmek salaklık düzeyinde bir
saflıktır.
Gül, bırakın Erdoğan’a karşı bir hareketi
başlatmayı böyle bir hareketin içinde bile
olamaz.
Zayıf karakteri ve aşırı
çekingenliği buna izin vermez.
Gül, 7 yıl Cumhurbaşkanlığı yaptı bu sürede sadece
Erdoğan’ın noterliğini yerine getirdi.
Gül’ün politikada unutulmayan bir tek
düşünce ya da fikrini bırakın cümlesi
bile yok.
Hep arka planda durmayı tercih etmiş, ama her
nasıl başardıysa arkasına aldığı lobilerin marifetiyle
sanki çok önemli ve bilge bir kişiymiş gibi
sunulmayı başarmış.
Bütün bunlara rağmen Gül adına hâlâ sanki
bir umut olacakmış havası yaymaya çalışanlar
var.
Ama olmayacak, olamaz, çünkü bu çap ve
yetenek o kişide yok.
Gül’le birlikte adeta “eküri” gibi anılan
Ali Babacan için de durum aynıdır.
İş dünyası Erdoğan’a karşı çıkamadığı ama
yalakalık yapmak zorunda olduğu için “Ama Ali Babacan
ekonomiyi çok iyi yönetiyor” palavrasını çıkarmıştı bir
dönem. O rüzgarı hâlâ sürdürmek isteyenler
var.
Sonuç; siyaset zorlamalarla, tepeden
inmeciliklerle yürümüyor.
AKP fedailerinin çoğu da bu gerçeği anlamadıkları için ara sıra
Abdullah Gül ve yanındakileri tehlike görüp bunu
gidermek için hakaretler yağdırmaya çalışıyor.
Hiç boşuna telaşlanıp paniklemesinler.
O takımdan bir şey olmaz.
BUNU YAZMAK GEREK