ANALİZ
Artık işin tadının kaçtığını düşünüyorum. AKP
Genel Başkanı kendisini sürekli alkışlayanlar
olunca “popülizmin” çıtasını çok yükseltti. Artık
her gün değil neredeyse her saat
başı dünya ülkelerine ayar veriyor, esiyor,
gürlüyor, had bildiriyor.
Erdoğan’a göre dünyada bize kafa tutacak ülke yok.
Kimse bize direnemez. Herkes bize düşman ama
birimiz hepsine yeter.
Bu tür efelenmeler bazı dönemlerde halka
moral olarak yansıdığı için mazur görülebilir.
Ancak dediğim gibi işin tadı kaçıyor. Çünkü sadece
“moral vermekle” sınırlı olması gereken bu tür
çıkışlara halkın bir bölümü gerçekten inanıyor.
Gerçekten tüm dünyayı dize getireceğimizi,
herkesin bizden korktuğunu, dizlerinin
titrediğini falan zannedenlerin
sayısı azımsanmayacak ölçüde çok. Ayrıca savaş uçağı yaptığımızı,
uydulardan istediğimiz noktayı vurabildiğimizi,
yakında yapacağımız uçak gemisiyle çok uzaklardaki
ülkeleri fethedeceğimizi, görünmeyen bomba icat
ettiğimizi düşünenlerin de çok olduğunu gözlemliyorum.
Bunlar toplum sağlığı için hiç iyi
alametler değil. Çünkü bunlardan herhangi birinde
yaşanacak hayal kırıklığının çok derin
travmalara yol açacağı bilimsel
bir gerçektir.
Erdoğan ise bunlara hiç aldırmıyor ve “çok
istifadeli olduğunu gördüğü” bu tür popülizmi sonuna kadar
kullanıyor. Böyle yapıyor ama bana göre özensiz ve
dikkatsiz olduğu çok farklı manalara çekilebilecek
sözler de söylüyor. İşte bunlara bir örnek. Erdoğan hafta sonunda
gençlere yönelik konuşurken aynen şunları söyledi;
“Bu vatan topraklarımızı kimsenin bölmeye gücü yetmez ve
yetmeyecektir. Bölmeye çalışanların üzerine hep beraber bizler de
Gabar’da, Tendürek’te, Cudi’de, Bestler-Dereler’de, Kandil’de F-16
olur oraya doğru gideriz. Nerede nasıl bir çalkalanma var, nerede
bize yönelik bir taciz varsa bir gece ansızın vurabiliriz. Acaba
birileri izin verir mi? Artık yok geçti o işler. Bizimle stratejik
ortak olanlar bizimle beraber hukukumuza saygı duydukları sürece
biz de onlara saygı duyarız. Aksi takdirde kusura
bakmasınlar.”
Tabii ki kimse kusura bakamaz da, dünyaya
ayar verirken hayalimizin
Amerika’yı aşamıyor olmasına ne diyeceğiz? Erdoğan
gençlere “herkesin tepesine binme” hayalini
anlatırken bunu F-16’la süslüyor. Neden acaba?
Aklına başka bir şey mi gelmiyor yoksa
Amerikan rüyası bizim de mi hayalimiz?
F-16’lar çok güçlü Amerikan savaş uçakları elbette. Bunlara sahip
olarak düşmanları çok hızlı biçimde
etkisiz hale getirebiliriz. Tamam da ya Amerika
silah kontrol sistemlerinin
kodları vermezse ne olacak? Uçağımız havada ve
düşmanla savaşırken bir anda bütün elektronik
sistemi bozulursa, kör hale gelirse yine
“bir gece ansızın” vurabilecek miyiz? Diyorum ya,
çıtayı yükseltmek güzel ama bunu Amerikan
hayaliyle yapmasak bari.
GİTTİM GÖRDÜM