KAFAMI BOZAN ŞEYLER
Hafta içinde ‘Damat Bey’, “vergi kaçırılan” bir
tür ticaretin önüne nasıl geçeceklerini “gururla” anlattı.
Bu açıklamanın ardından muhalefetin feryat edeceğini
sandım saf saf.
Ama her zamanki gibi yine hayal kırıklığına
uğradım.
‘Damat Bey’ kahramanlığını anlatırken aslında
özgürlüklerimize nasıl tecavüz edildiğini itiraf
ediyordu.
Bu ülkede “çıt” çıkmıyor.
Muhtemelen artık muhalefet de Anayasa’nın rafa kalktığını,
hukukun ise kitaplarda kalan bir nostalji olduğunu
kabullenmiş.
Olay şu;
‘Damat Bey’ bir gece saat 11’de ekibini
toplamış.
Demiş ki, “Bir ülkeden 26 milyon mektup geliyor, nedir bu
işin aslı?”
‘Damat Bey’in ekibi gece
2’ye kadar çalışmış.
‘Damat Bey’ sonunda çareyi bulmuş.
“Açın bakın bakalım ne var bu mektupların içinde”
demiş.
Mektuplar açılmış.
İçlerinden neler çıkmış neler.
Bakan Bey diyor ki, “Bu vergi kaçağıdır. Önüne
geçeceğiz.”
Ülkemizin düştüğü hale bakar mısınız?
En temel haklardan biri olan haberleşme hürriyeti
bir damat bakanın arzusuyla ortadan kaldırılıyor.
Gerçi diyeceksiniz ki, “Telefonların dinlendiği, her türlü
elek-
tronik yazışmaların izlendiği, insanların kameralara alındığı bir
ülkede mektuplar açılmış çok mu?”
Haklısınız da, benim
kafamı asıl bozan bunun inanılmaz bir
tepkisizlikle karşılanması.
Gelelim işin aslına.
Bu mektuplar başta Çin olmak üzere posta
yoluyla da gönderilebilen, çeşitli eşyalar üreten
ülkelerden geliyor.
Amazon, Aliexpress ve Gearbest gibi siteler bu
yolla dünyanın bütün ülkelerine satış yapıyor.
Türkiye’de gümrük vergisi, toplam 22 Euro’yu aşan
ürünlerde uygulanıyor.
Bu sitelerin gönderdiği ürünlerin büyük çoğunluğu 22
Euro’yu aşmadığı için vergi alınamıyor.
Deniyor ki; “Çok ciddi çalışan bir iki site dışındaki
siteler fiyatlandırmada hile yapıyor.”
Böylelikle
22 Euro’luk değeri aşan ürünlerin fiyatını
22 Euro altındaymış gibi gösteriyorlar.
Böylece alıcı gümrük vergisinden kurtuluyor.
Anladığım kadarıyla ‘Damat Bakan’ın kafasını
taktığı bu.
Ama teknolojiyi aşmak o kadar kolay değil.
Sorun aslında başka ülkelerin de sorunu.
Aynı ürünler topluca ithal edildiği zaman gümrük
vergisi alınabiliyor.
Oysa tek tek satışlarda bu mümkün olmuyor.
Dünya da buna çare arıyor ama bunu kişilik haklarına
tecavüz ederek yapmaya kalkmıyor.
İşte Türkiye’yi “medeni dünyadan ayıran” temel
özellik bu.
FIKRA GİBİ
Daha önce AKP’den milletvekili olan ama miadı dolunca
“Bundan sonra rektör olarak hizmet etsin” denilen
ve İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğü’ne konan Profesör
Doktor Nükhet Hotar inanılmaz bir “bilimsel
projeye” imza attı.
Bu bilimsel proje ile Türkiye’de olduğu gibi muhtemelen dünyada da
ilk kez bir üniversitede “tanzim manavı”
açıldı.
Yağcılığa “bilimsel çığır açtıran” bu
profesörümüzü ne kadar alkışlasak azdır.
Tek diyeceğim şudur; Allah kimseyi bu duruma düşürmesin.
DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER
Perşembe günü CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı
Ekrem İmamoğlu’nun projelerini açıklama toplantısı
vardı.
Medya, toplantının baş davetlisiydi elbette.
Ekrem İmamoğlu’nun kurmayları yandaş-tetikçi medya
temsilcilerinden Sabah’ta yazan Merve Şebnem
Oruç’a da e-posta davetiyesi göndermişler.
Ancak daha sonra bir mesaj daha göndererek daveti iptal
etmişler.
Bu mesajda şunu yazmışlar: Tarafınıza İstanbul Çözümleri
tanıtım e-davetiyesi sehven gönderilmiştir. Toplantı yalnız basına
açık olacaktır. Özür dileriz, anlayışınız için teşekkür
ederiz.
Şebnem Merve Oruç da buna tepki göstermiş,
attığı tweetle eleştirmiş.
Aslında CHP’lilerin yaptığı bir hata yok.
Toplantı basın mensupları için düzenlenmiş.
Doğal olarak gazeteci olmayanların da orada işi
olmaz.
Bu yandaş-tetikçi takımının gazeteci olduğunu
kimse söyleyemez herhalde.