ANALİZ
Amerika ilişkilerimiz son yılların en kötü dönemini yaşıyor.
Artık üstü kapalı imalardan vazgeçildi, başta Cumhurbaşkanı olmak
üzere iktidarın bütün önemli isimleri hemen her gün Amerika
aleyhine demeçler veriyorlar.
Cumhurbaşkanı Amerika'yı teröre karşı destek vermemekle suçlarken,
Başbakan “Amerika'nın bir halt ettiği yok” diyor, Dışişleri ve
Savunma Bakanları İncirlik konusunun gündeme gelebileceğini
söylüyor.
Yandaş medyanın manşetlerinden Amerika'ya yönelik protestolar hiç
eksik olmuyor.
Bunun sonucu kamuoyunda olağanüstü bir Amerikan düşmanlığı
oluştu.
Nitekim bu düşmanlık Amerika'yı da endişelendirmeye başladı.
Amerikan Büyükelçiliği dün bir açıklama yaparak Türkiye'deki
Amerikan vatandaşlarının can güvenliğinin de tehlike altında
olduğunu ileri sürerek şunları söyledi; “Türkiye'de meydana gelen,
aralarında yılbaşında İstanbul'da, bugün de İzmir'de gerçekleşenin
de bulunduğu terörist saldırıları güçlü şekilde kınıyoruz.
Terörizme karşı NATO'daki müttefikimiz Türkiye ile birlikte
mücadele ediyoruz. Türk medyasında ABD hakkındaki yangına körükle
giden ve temelsiz suçlamalar rencide edici ve vatandaşlarımızın
hayatını tehlikeye atabilir. Bunlar durmalı…”
Peki, bu nereye kadar?
İktidarın söylemlerinden anlaşıldığı kadarıyla iktidar Trump'ın
işbaşına gelmesini bekliyor.
Art arda gelen terör eylemlerine karşı çaresiz kalan ve elinden
hiçbir şey gelmeyen iktidar sorumluluktan kurtulmak için başta
Amerika olmak üzere dış güçleri suçluyor ama satır aralarında
Trump'a mesaj göndermeye çalışıyor.
Obama yönetimine tıpkı Trump gibi eleştiriler yönelten iktidar
sözcüleri Suriye olayının, terörün ve ekonomik sıkıntıların yeni
başkanla birlikte sona ereceğine inanıyorlar.
Adeta “Trump gelecek dertler bitecek” havasındaki iktidar eli kolu
bağlı “Aman Suriye'de başka bir şey olmasın, aman yeni bir terör
olayı ile karşılaşmayalım, aman dolar daha fazla fırlamasın”
duasına çıkmış gibi.