Bir soru sormak istiyorum. MİT Müsteşarı kime bağlı?
Başbakan'a değil mi? Evet.
O halde nasıl oluyor da MİT Müsteşarı kendisine yönelik bir
saldırı, suikast ihbarını alır almaz soluğu Genelkurmay'da
alıyor?
Üstelik bu ihbarın sadece kendisine yönelik olmadığının, daha
büyük bir komplonun bir parçası olduğu anlaşıldığı halde yine bağlı
olduğu Başbakan'ı aramıyor ve yine bir başka bürokratla sorunu
kendi başına çözmeye çalışıyor?
Oysa aynı MİT Müsteşarı 7 Şubat olayında savcılar kendisini
ifadeye çağırdığı an ortadan kaybolmuş ve hemen Başbakan'ı arayarak
ne yapması gerektiğini sormuştu.
Genelkurmay Başkanı'nın Meclis Darbeyi Araştırma Komisyonu'na
gönderdiği 8 sayfalık yazılı cevapta böyle tuhaf bir gerçek ortaya
çıkıyor.
Devletin iki çok yüksek bürokratı sivil iktidara hiç
danışmadan, bilgi sunmadan kafa kafaya vermişler ve bir darbeyi
önlemişler.
İnanalım mı?
Genelkurmay Başkanı'nın yazılı cevapları kendi içinde
çelişkilerle dolu. Bir tarafta “MİT ihbarında bir darbe ihtimali
olmadığını” söylüyor öte tarafta “darbeyi fark ettiklerini” bu
sayede alınan önlemlerle darbecilerin başarısızlığa uğradığını
anlatıyor.
Ama bütün bunlar yapılırken siyasi otoritenin ve
Cumhurbaşkanı'nın can güvenlikleri hiç düşünülmemiş. Onlar adeta
“sınırlı sayıda” olsalar da darbecilerin insafına terkedilmiş.
Anladığım kadarıyla o meşum (uğursuz) gecede siyasi iktidardan
herhangi birine zarar gelmemişse bunu ancak şansla
açıklayabiliriz.
Peki bu iki yüksek bürokrat nereden güç alarak paralel yapı
gibi çalışabilmişler?
Bence asıl sorulması gereken soruların başında bu
geliyor.
O zaman tabii insanın aklına Cumhurbaşkanı'nın iki bürokratla
ilgili söylediği “dere geçilirken at değiştirilmez” sözleri
takılıyor. Hangi dere geçiliyor? Bu derenin geçilmesi daha ne kadar
sürecek?
Cumhurbaşkanı'nın bu iki bürokratı her gezisinde yanında
taşıması bir gereklilikten mi yoksa endişeden mi kaynaklanıyor?
Darbe gecesi kendi başlarına davranan bu iki bürokratın başka
oyunlar içinde olabileceklerinden mi şüphe duyuluyor
yoksa?
Bu görüşümün doğru olmadığını söylerseniz o zaman Genelkurmay
Başkanı'nın beyanından yola çıkarak “Bu darbe belli ki önceden
öğrenilmiş, kontrollü bir biçimde gerçekleşmesi sağlanmış ve bu
sayede başarısız kılınmış” diyebiliriz. Ki Genelkurmay Başkanı'nın
“Darbeyi önceden öğrenip tedbir almamız üzerine darbeciler erken
harekete geçtiler ve başarısız oldular” sözlerini başka türlü
yorumlamak da mümkün değil.