CANIMI SIKAN ŞEYLER
Bir televizyon sunucusunun kardeş kızıyla aşk yaşaması medyanın da
kimyasını bozdu. Gazete ve televizyonlar günlerce bu ilişkiyi
ballandırarak gündemde tuttular. Hesapta hepsi “Bu ne rezillik,
ensest ilişki bu” başlıkları ile yayınladılar haberi. O
televizyoncuyu yerle bir ettiler. Hesapta herkes “iğrenerek” okuyor
veya izliyordu haberi, “ensest ilişkiden nefret eden” beyanlar
süslüyordu haberleri, peki neden en çok izlenme listelerinde hep
birinci oluyordu?
O televizyonlar gazeteler bilmiyorlar mı bu haberin çok
izleneceğini? Herkes eleştirdiği halde haberin en ince ayrıntısına
kadar okumuyor izlemiyor mu?
Hürriyet’ten Melis Alphan konuya bütün medyanın aksine bir görüşle
girdi. Dedi ki “Türkiye’nin yüzde 40’ı ensest, bu olayı niye bu
kadar büyütüyorsunuz?”
Başlığı görünce ister istemez irkildim. Yüzde 40 ensest ilişki çok
yüksek geldi bana.
Oysa Melis Alphan bu oranı kendi kafasından uydurmamış. Yazıyı
okuyunca anlıyorsunuz. Kadın Dernekleri Federasyonu 56 ili kapsayan
bir araştırma yaptırmış. Ortaya dehşet verici bir sonuç çıkmış.
Öyle ki federasyonun yetkilileri sonucu açıklamaya korkmuşlar ve
saklamışlar. Melis Alphan araştırmadan haberi olunca arayıp sormuş,
kendisine bu sonucu açıklamışlar.
Araştırma ne kadar sağlıklı yapıldı, ne kadar doğruları yansıtıyor
elbette bilemem. Ama şu bir gerçek ki porno kanalların en çok
izlendiği ülkelerin başında geliyoruz. O kadar ki dindar hükümet
pornonun etkinliğini kırabilmek için binlerce siteye yasak koydu,
buna rağmen Türkiye izleme rekorundaki ön sıraları hâlâ
kaptırmıyor.
Tabii ki porno kanalların çok izlenmesi ensestin de yaygın olduğu
anlamına gelmez. Ama hesapta çok muhafazakar olduğu söylenen ve
seçim sonuçlarıyla da bu kanıtlanan ülkemizde pornonun bu kadar çok
izlenmesi zihinlerde bir tür kanaat oluşturuyor.
Melis Alphan’ın yazısı özellikle yandaş medyada eleştiri konusu
oldu. Kimileri Alphan’ı neredeyse hain ilan edecek. Gerçi şu
sıralar en kolay suçlama bu. Melis Alphan’a suçlama kervanına
Hürriyet’in yazarlarından biri de katıldı. “Yuh yani” diyor bu
yazar “Yüzde 40 olur mu?” Yazar orana çok şaşırmış. Yani bir
anlamda “Çok var da, bu kadar değil” demek istiyor.
Elinde gerçek rakamlar varsa elbette kendisi açıklar ama ensest
tanımında “fahiş” bir hata yapıyor ki işte bunun affı yok. Fazla
bilgi sahibi olmadan yazdığını sandığım bu yazar ensest için
“şudur” diyor ve devam ediyor; Evlenmeleri törece ve yasaca
yasaklanmış olan, yakın kan bağı olanlar arasındaki cinsel ilişki.
Yani anne, baba, kardeşler, teyze, hala, dayı, amca, anneanne,
babaanne, dede ile olan cinsel ilişki. Dikkat! Tecavüzden,
zorlamadan, tasalluttan, aklı ermeyene yönelen cinsel saldırıdan
falan söz etmiyoruz. Cinsel ilişkiden söz ediyoruz. Gönüllü
beraberlikten söz ediyoruz yani. Murat Başoğlu ile
yeğeni arasındaki gönüllü ilişki gibi bir ilişkiden
yani.
Bilgiden yoksun yazıyı okuduktan sonra ben de “Yuh yani” dedim
kendi kendime. Ensesti “yasalara ve törelere aykırı cici bir
ilişki” gibi göstermek de neyin nesi oluyor acaba?
Ensest ilişkide gönüllülük yoktur. Burada detay anlatmak yakışık
almaz, tam tersine tecavüzün en iğrencidir ensest. Hürriyet’in
bilgisiz yazarının sandığı ensest değil “fantezi”dir.
Psikiyatri bilimi eğer dünyada çok önemli görülüyorsa bunun
temelinde ensest ilişkiler nedeniyle tüm yaşamları yıkılan insanlar
vardır.
Ensest ilişkinin Türkiye’de çok yaygın olduğu bilinmeyen bir gerçek
değildir. Öfkeye kapılıp sırf “dinsel popülizm” için “yuh” falan
çekmeye kalkmak en hafif deyimiyle ayıptır.
ÜZÜLDÜM
Uzun bayram tatili bitiyor artık. Dün yoğun dönüşler oldu. Bugün
de dönenlerle büyük kentlerin kadrosu tamamlanmış olacak. Yarından
itibaren kalabalıkların çilesini çekmeye tekrar başlayacağız.
Biz de uzun tatilin tam ortasındaki üç günü Gökova- Akyaka’ya
giderek değerlendirdik. Dalaman’dan Akyaka’ya ve Marmaris’e kadar
bazı turizm tesislerini de gezdim. Yetkililerle sohbet ettim.
Söyledikleri üzücü. Görünürde pek çok otel dolu. Ama diyorlar ki
“Açık olan otellerde geçici doluluk yaşandı, 1000’e yakın otelin
kapalı olduğunu unutmayın.”
Bunun ötesinde oteller geçen senenin aynı dönemine göre daha yüksek
doluluk oranına sahipler ama elde edilen ciro geçen yılın üçte
ikisini bile bulmamış.
Dalyan’taki tekneciler ise “Bizi bu yıl yerli turistler kurtardı,
şu uzun bayram tatili de olmasa açtık vallahi” dediler.