Olaylar baş döndürücü bir hızla gelişiyor. Bir tarafta 6 ülke Katar'la tüm ilişkisini kesti. Katar çok katı bir ambargo ve abluka altına alındı.
İran Katar'dan yana tavır koyarak “bu karar Ortadoğu barışına darbe vurur” dedi.
Amerika'nın PYD ile ortaklaşa yürüttüğü Rakka operasyonu başladı. Bize “kenarda dur” dendi
Türkiye'yi ziyaret eden Alman Dışişleri Bakanı “FETÖ'cülerin iadesi yargının işidir” deyince Türkiye de Alman parlamenterlere İncirlik'e gitme izni vermedi, Türk Alman ilişkileri görüşmemiş ölçüde gerildi.
Ordu'daki cemaat operasyonları devam ederken Bülent Arınç'ın damadı da FETÖ'cülükten gözaltına alındı.
Bütün bu gelişmeler iktidarı belli ki çok sıkıntıya sokuyor. Ama iktidar sıkıntıları aşacak formüller üretmek yerine bunların konuşulmamasını sağlamaya ve hedef şaşırtmaya çalışıyor.
Dün durup dururken yine “darbe geliyor” iddiaları ortalığı sardı. Gerçi hemen her gün darbeden söz edenler var ama bu kez darbeyi haber veren iktidarın sesi olarak nitelenen bir Hürriyet yazarından geldi.
Hürriyet yazarı “tarih bile vererek” darbenin geldiğini yazdı. Gerçi “Bunlar spekülasyondur” dedi ama ciddiye alınması gerektiğinin de altını çizdi. Ciddiye alma konusunda kendisine ışık tutan 15 Temmuz'dan önce de bu tür iddiaların ortaya atılmasıymış. Yazara göre 15 Temmuz öncesindeki iddialar ciddiye alınsa darbe önlenebilirmiş.
O halde ne yapacağız? Hürriyet yazarının yazdıklarını ciddiye alarak hep tetikte olacağız.
Oysa durum 15 Temmuz öncesiyle aynı değil. Kimse kimseyi kandırmaya çalışmasın. Cemaatçilerin yeni bir darbeye kalkışmaları artık teknik olarak mümkün değildir. Kendi aralarında moral konuşmaları yapabilirler ama 15 Temmuz'da yaşananlardan sonra kimse bunu tekrarlamaya cesaret edemez. Herkes dersini almıştır herhalde.
Peki, nereden çıkıyor bu darbe lafları? Onu da Hürriyet yazarının yazısından öğreniyoruz. Bu yazar, belli ki iktidar adına, ana muhalefet partisine parmağını sallayarak “Dikkat edin, FETÖ ya da yabancı istihbarat örgütlerinin ağzıyla konuşmayın, darbeye kontrollü demeyin” diyor.
Bu açık bir tehdit ve şantajdır. Bu satırlar “Artık darbe gecesinin bilinmeyenlerini konuşmayın, zırt pırt karanlık noktalardan söz etmeyin, ederseniz siz bilirsiniz” anlamındadır.
Nitekim son zamanlarda artan baskılar, “bir terör örgütü üyesi olmamakla birlikte” diye başlayan suçlamalarla yapılan tutuklamalar, el altından “o da alınacak, bu da alınacak” türü dedikoduların yayılması bunun kanıtıdır.
İktidar darbe gecesinin sırları altında eziliyor besbelli. Üstüne bir de aşılması gerçekten çok zor dış sorunlar ekleniyor. Zorlamalarla ayaktaymış gibi gösterilen ekonomi ise çökme noktasında.
O halde “darbe öcüsü” tekrar devreye sokulur, “şehit edebiyatı” ile AKP'nin fazla bilinçli olmayan kesimleri tahrik edilir, muhalefet sesini çıkaramaz hale getirilir.
Türkiye'yi ve muhalefeti çok zor günler bekliyor.