Can Ataklı Sözcü Gazetesi

YSK talimat bekliyor galiba

ANALİZ Seçimin üzerinden tam 22 gün geçmiş olacak bugün. 17’nci gününde İstanbul seçimini kazanan Ekrem İmamoğlu’na mazbatası verilebildi. Ama İstanbul halkının çilesi...

22 Nisan 2019 | 4.754 okunma

ANALİZ

Seçimin üzerinden tam 22 gün geçmiş olacak bugün.
17’nci gününde İstanbul seçimini kazanan Ekrem İmamoğlu’na mazbatası verilebildi.
Ama İstanbul halkının çilesi bitmedi.
Çünkü YSK’nın “seçimleri iptal etme ihtimali” İstanbul’un tepesinde tutuluyor.
AKP’nin ve MHP’nin itirazları var, seçimlerin iptal edilmesini istiyorlar.
YSK da bu talepleri bekletiyor.
Nedense incelemiyor bile.
Şimdi YSK’nın yapabileceklerini sıralayalım.
1- İktidar ortaklarından gelen iptal başvurularını reddeder, konu kapanır.
2- Seçimlerin iptali konusunda karar alır ve seçim tarihini ilan eder.
3- Karar almayı bekletir, üç ay duruma bakar kararı sonra alır.
3’üncü şık için de iki yol var.
Seçimler iptal edilebilir ya da başvuru reddedilebilir.
Peki, YSK yasal hakkı olan 3 ayı kullanabilir mi?
Kullanabilir tabii.
Gelecek talimata bağlı.
Eğer tepeden “Bize biraz süre lazım, oyalayın” denirse YSK bunu aynen uygular.
Böylelikle İstanbul Belediyesi ve İstanbul halkı üç ay boyunca adeta diken üzerinde oturtulmuş olur.
Bunları eğer gerçekleşirse elbette daha çok konuşacağız.
Ben günümüze gelmek istiyorum. YSK karar vermeyi neden geciktiriyor?
17 Nisan günü mazbata verildi ve İmamoğlu göreve başladı.
AKP ve MHP’nin itirazları da yapıldı.
Başvurular yapıldığına göre; “iptali gerektireceğine inanılan” belge ve kanıtların da sunulmuş olması gerek.
Buna rağmen YSK bekliyor.
Hiçbir şey yapmıyor.
Cumartesi pazar hepsi devlet memuru olduğu için tatil yaptılar.
Oysa konu beş on devlet memurunun hafta sonu tatilini kullanma hakkından çok daha önemli değil mi?
YSK, son 4 gündür hiçbir çalışma yapmıyor.
Alt komiteler ya da oluşturulan bilirkişi heyetlerinin, belge ve kanıtları incelediğine dair bir açıklama da yok.
YSK sadece bekliyor.
Yusufeli ve Keskin’de seçim iptal eden, seçilmiş kişilerin mazbatalarını da geri alan YSK, İstanbul’da kılını bile kıpırdatmadan bekliyor.
Bu bekleyiş “talimat gelecek” kuşkusunu artırıyor.
“Demiri soğutmak gerek” sözü, belki de bu amaçla kullanılmıştır.
NOT: Yazımı tam gönderirken AKP’den haber geldi. YSK başvuruyu görüşmeye pazartesi (bugün) olmadı, salı (yarın) başlayacakmış. Rezalete bakar mısınız, YSK’nın ne zaman toplanacağını bile AKP açıklıyor. Bu YSK üyeleri yarın halkın, hatta kendi ailelerinin yüzüne nasıl bakacak?

ŞAŞIRDIM

Son zamanların en komik haberlerinden biri Ekrem İmamoğlu’nun “Başkanı olduğu belediyenin bilgisayar sisteminin bir kopyasını çıkarmasına mahkemenin engel koyması” haberidir.
Neymiş: kopyalama işlemlerini güvenlik yetkisi olmayan kişiler yapabilirmiş, bu da devletin güvenliğini tehlikeye sokarmış.
Zannedersiniz ki, İstanbul Belediyesi devletin kozmik odasının bulunduğu bir kurum.
Devletin gerçek kozmik odasına yetkisiz kişileri sokmaktan çekinmeyen ve buradan alınan bilgilerin yabancıların ellerine geçmesine ses etmeyenlerin; belediye bilgisayarının içine bakılmasından rahatsız olmaları da ibretlik bir durum. Belli ki 25 yıldır yapılan usulsüzlüklerin ve hatta belki de yolsuzlukların ortaya saçılmasından müthiş korkuyorlar. Bu nedenle de akla ziyan fikirlerle milletin beyninde algı oluşturmaya çalışıyorlar.
Örneğin belediye bilgisayarında tüm İSKİ, İGDAŞ abonelerinin kimlik bilgileri varmış. İstanbul’daki herkesin adres bilgileri burada kayıtlıymış. Yabancı İstihbarat örgütleri ve eylem yapmak isteyen terör örgütleri için paha biçilmez bilgilermiş bunlar.
Bu bilgilerin piyasaya yayılması halinde “neler olacağını” tasavvur etmek bile insanı korkutmalıymış. Bu nedenle İstanbul’da yaşayan herkes can güvenliğinin tehlikeye girdiği gerekçesiyle İmamoğlu hakkında suç duyurusu yapmalıymış.
Bu bilgileri paylaşmak için ille bilgisayarın kopyalanmasına gerek yok ki, zaten hepsi İmamoğlu’nun önünde duruyor. Açık söyleyeyim, yandaş tetikçi takımının hezeyanlarını, korkularını elbette anlıyorum ama yargının kararını anlamak mümkün değil.
Bugüne kadar görülmemiş bir kararı hangi hukuka göre almış olabilirler acaba?

KAFAMI BOZAN ŞEYLER

Özür dilerim biraz fazla argo oldu.
Ama gerçekten söyleyecek söz bulamadım. Şimdi gelin önce İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun seçimlerden önce valilere gönderdiği talimatı okuyalım;
“Valilere talimat gönderdim; ‘CHP il başkanlarını bundan sonra şehit cenazelerinde protokole kabul etmeyin’ diye… Onların gideceği bir adres var. PKK mensuplarının cenazeleri var. Sandıkta beraberlerse, cenazede de olacaklar.”
Ardından tetikçi Güneş  Gazetesi’nin Hakkari’de şehit olan 4 askerimizle ilgili haberi “Mutlu musun Ekrem?” başlığı  ile duyurmasına bakalım.
Çeşitli çap ve ebattaki yandaş tetikçi medyanın Hakkari şehitlerini CHP’ye bağlamalarını da gözden kaçırmayalım.
En sonunda da CHP Genel Başkanı’na yönelik neredeyse “Sivas olayına varacak” saldırıyı düşünelim.
 “Yeni Türkiye” diye adlandırdıkları düşmanlığın, alçaklığın, kin ve nefret ortamından beslenmenin yükselen değer olduğu ülkede oluyor demek ki bunlar.
Bu rezilliği parti ayırımı yapmadan bu ülkeyi seven herkesin lanetlemesi gerekir.
Anlaşıldığı kadarıyla “Yeni Türkiye’nin rezilleri” bundan sonra terör eylemi olmasını ellerini ovuşturarak bekleyecek ve her şehit haberinden sonra CHP’ye ve tüm muhalefete alçak iftiralarla saldıracaktır.
Utanıyorum.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Yunan Cumhurbaşkanı’nın Eşek Adası’na gitmesi, kimi tahrik ediyor? 01 Temmuz 2020 | 3.206 Okunma Toplumsal tepki balonu patladı 30 Haziran 2020 | 3.025 Okunma Şimdi AKP de mi “terör örgütü yandaşı” oldu? 29 Haziran 2020 | 6.219 Okunma Yeni bir kumpas ifşaatı 26 Haziran 2020 | 4.163 Okunma Bu nasıl bir oyundur? 25 Haziran 2020 | 3.700 Okunma