Ekonomik koşullar nedeniyle tarihinin en zor zamanlarını geçiren
Venezuela’da halk çevre ülkelere göç ediyor. Sığınmacılar
gittikleri ülkede para kazanmak için arabaların camlarını dahi
siliyorlar. Bu durum geçtiğimiz hafta dünya gündeminde oldukça
yankı uyandırırken konuya ilişkin Devlet Başkanı Maduro’dan
açıklama geldi.
Nicolas Maduro, “Yurtdışında tuvalet temizlemeyi bırakın, gelip
vatanınızda yaşayın” dedi.
Dünyada varlığı kanıtlanmış ham petrol rezervi 1.7 trilyon varil
olarak hesaplanıyor. İlk üç şöyle sıralanıyor: 301 milyar varille
Venezuela birinci, 266 milyar varille Suudi Arabistan ikinci, 171.5
milyar varille Kanada üçüncü.
Peki, dünyanın en zengin petrol rezervine sahip ülkesi Venezuela
nasıl bu duruma düştü?
Anlatalım... 1998’de Chavez iktidara geldiğinde başta uyguladığı
politikalarla her kesimin desteğini aldı. Ancak ilerleyen yıllarda
Venezuela adeta Chavez’in çiftliğine dönüştü. Ekonomik
faaliyetlerin ağırlığına sahip şirketleri Chavez’in adamları ele
geçirdi. Ulusal Kalkınma Fonu adında tümüyle Chavez’in
talimatlarıyla işleyen, parlamentonun onayının dışında ve
denetimden uzak bir bütçe dışı fon kuruldu. Bu fon ülkenin
petrolden gelen gelirini sorgusuz-sualsiz denetimden uzak bir
şekilde yatırım harcamalarına yönlendirdi. Öyle ki 2012 yılına
gelindiğinde bu fon kamu harcamalarının yarısını yapar hale
gelmişti. 2005-2012 arası tam 100 milyar dolar tamamlanamayan
inşaatlara harcanmıştı. Chavez bu fondan kendisini destekleyenlere
para dağıtıyordu. Muhalefet bu fonun adını “Chavez’in Rüşvet Fonu”
takmıştı. Ulusal Kalkınma Fonu kanalıyla bir yandan da ülkenin
yoksul bölgelerine pek çok hastane, okul yapılıyordu.
Zaman içinde Venezuela’da kuvvetler ayrılığı da fiilen ortadan
kalktı. Ülke petrol gelirine dayalı bir ekonomiye dönüştü. Üretim
durdu, yerine ithalat geçti. Petrolden kazandığı parayı ithalata
harcayan bir ekonomi ortaya çıktı. Petrol fiyatları 100 dolar/varil
dolayınd...