Yağmurla çıktım Kocaeli'den; kasvetli bir hava, pus ve yağmur Çamlıdere yakınlarına dek sürdü. Orada güneş yüzü gördüm, tam içim açılıyordu ki, Akıncılar gişelerinde jandarmalar durdurdular otobüsü, kimlikleri toplayıp 10 dakika GBT kontrolü yaptılar. Otobüs hareket etti yeniden, 10 dakika sonra Ankara girişinde bu kez polisler kimlik topladı GBT yaptılar. Yahu bu nasıl iştir sayın yetkililer, lütfen el koyun ve düzeltin bu keyfiliği.
Neyse sonunda vardım 12. Ankara Kitap Fuarı'nın bulunduğu ATO binasına.
Kitap fuarı dolu dolu... Ne dolu? Elbette kitap dolu. Fuar demek, kitapla okurun buluşması demek.
Kimi zaman, hatta çoğu zaman kitap gelir, okur az gelir. Ne var ki bu fuarda hem bizim stantta, hem de diğer standlarda bu kez öyle olmadı, Ankara okuru kitaplara büyük ilgi gösterdi, satın aldı, yazarların ve yayıncıların gönlünü aldı ceplerini doldurdu.
Bizim Nergiz Yayınları standında benim diğer yayınevlerinden çıkan kitaplarım da vardı. Pazar günü saat 15.00'e doğru hepsi bitti. Yayıncım Sayın Ahmet Acar, memnun memnun gülümsüyordu "Bitsin, yarın yenilerini istetirim, siz imza edemezsiniz ama olsun..."
Peki kimleri gördüm? Öncelikle stanttaki yazar arkadaşlarım: Prof. Dr. Cihan Dura, Mehmet Beşeri ve Kahraman Eroğlu... Sonra Bayburtlu hemşehrim eğitimci-yazar Ali Kemal Temuçin, bu dostum pazar sabahı M. Beşeri ile beni Balgat'ın ünlü bir kafeteryasına kahvaltıya götürdü, Bayburt derneklerini de haberdar ve seferber ederek benim kitaplarıma yönlendirdi. Ankara ve Gölbaşı Bayburt derneklerine bu vesile ile şükranlarımı sunarım. Ve tabii Bayburt'un simge ve zirve bir ismi şair-yazar Yahya Akengin geldi standa sohbet ettik, kitaplarımdan vardı onda, yollamıştım ama o yine de kitap satın aldı başkalarına armağan etmek için, bugün onun da imza günü (Akçağ Yayınları) ben de tüm dostlarımı oraya çağırıyorum.