Dostluklar pörsür, gölgelenir, zedelenir... Zaman geçtikçe olur bu ama "Zaman yapar bunu" diyemeyiz, yapan zaman değil; zaman içinde savrulan, değişen, dönüşen, gerçek yüzleri ortaya çıkanlardır.Dostluklar kopar da, biter de, düşmanlığa bile dönüşürler. Bunlara şaşarsanız, asıl o zaman şaşmış, şaşırmış; yolunuzu, yordamınızı yitirmiş, yaşamı okuyamaz, gerçekleri göremez olmuşsunuzdur.Peki neden zede alır, bozulur, biter, düşmanlığa dönüşür dostluklar?Çıkar, para, tutkular, ayrılan yollar, kalmayan ortak yanlar, değişen düşünceler... Budur hepsi...Dost atmak, dost satmak, dostluk bozmak... Atılır, layık değilse atılır elbet, bozulur da artık bir anlamı ve gereği kalmadıysa, zorlamaya ne gerek? Ne diyor Ethem Baran: "Bazı arkadaşlıklar ur gibidir." Ur gibiyse bir neşter vurulmalı.Ya "satmak"? İşte o olmaz, olmamalı.Tam burada İlhan Berk'in o sözü aydınlatmaya başlıyor önümü: "Ben dostlarımı hiç satmadım, çünkü ya beş para etmez çıktılar ya da paha biçilmez."Böyle yaptıysanız, yapabildiyseniz, ne mutlu size...Peki dostluklar yaşamın bir döneminin eseri midirler? Hayır, öyle olmamalıdırlar, "kadim dost", "eski dost" değerli bilinir ya, her zaman bu böyle değildir.