"Bir yere gidemiyorsan/kafayı kırıp Ardahan'a gideceksin/o derin beyazlıkta/için dışın beyaza kesecek/yüzün ayazda donarken/ruhun gevşeyecek/biraz da kaderine küsmüş/utangaç evleri seyredeceksin/beyazlıklarla örtünmüş/bir at kızağına bineceksin/zillerin/başka bir dünya müziğiyle/ya Kura nehri üstünde/ya da Çıldır Gölünde/bir rüyanın içinde dolaşacaksın."
Ve Deli Aziz'i ansıyacaksın birden:
"Deli Aziz/boynuna asılı/bir çuvaldızla gezerdi/bir gün sordum/-Aziz bu çuvaldızla ne yapıyorsun?/dağlarda tarla sürenleri gösterip/-Yırtılan dağları dikiyorum her bahar/dedi"
Ama Ardahan'da daha fazla duramayacaksın, kökün orası olsa da, sürekli olamazsın oralarda. O büyük şehirde başka öykülerin var, onlar da büyük, derin, anlamlı: