Ziya Gökalp, "İktisadi Türkçülük" makalesinin bir bölümünde şöyle der:
"Eski Türkler ticarete de yabancı değildiler. İlhanlık devirlerinde, devletin en büyük gelir kaynağı Çin'den Avrupa'ya ipek götüren ve Avrupa'dan Çin'e kadife getiren ticaret kervanları idi. O zaman Çin, Hint, İran, Rusya ve Bizans arasındaki büyük ticaret yolları tümüyle Türklerin elinde idi. Mokan Han, İran'ın kuzeyinden Azerbaycan'dan ve Anadolu'dan İstanbul'a giden bir yeni ticaret yolu açmak istedi. Fakat İranlılar bu teşebbüse engel oldular. Bunun üzerine Mukan Han, ipek yolunu temin için Türk, Çin ve Bizans devletleri arasında üçlü bir antlaşma yapmaya çalıştı. Ve İran devletini ya ortadan kaldırmaya yahut milletlerarası ticaretin transit olarak memleketinden geçmesi için zorla razı etmeye teşebbüs etti.
Görülüyor ki, eski Türk ilhanlarının amacı Mançurya'dan Macaristan'a kadar uzanan büyük Turan ülkesinde yalnız politik bir güvenlik sağlamaktan ibaret değildi. Asya ve Avrupa milletleri arasında, milletlerarası bir ticaret ve mal takası örgütü yapmayı da üzerlerine almışlardı."
Evet sonraları o "İpek Yolu" önemini yitirdi. "Atatürk Ekonomi ve Milliyetçilik" adlı kitabımdan bir bölümü sunayım dikkatlerinize:
"Okyanusların aşılması ile tarihi İpek Yolu çökmüştü. Bu yol, aradan yarım milenyum geçmesine rağmen hâlâ kapalıdır. İstanbul'dan Avrupa ve ABD yoluyla Pekin'e bağlı olan dünya ekonomisinin Pekin-İstanbul ayağı kopuktur.
İpek Yolu'nun canlanması için Türkiye'nin İran ve Rusya ile çok ciddi stratejik iş birliğine girmesi şarttır.