Makale başlığını incelemeden önce, İran konusuna değinelim.
Geçen hafta içinde İran Devrim Muhafızları Komutanlarından İsmail
Kevseri, basında yer aldığı şekliyle “Eğer İran petrolünün
ihracatı engellenirse, Hürmüz Boğazı’ndan dünyanın diğer
noktalarına petrol geçişine izin vermeyeceğiz” dedi.
ABD’nin “İran’ın tek damla petrol ihracına izin
vermeyeceğiz” tehdidinin ardından gelen bu açıklamanın
stratejik sonucu günde 17 milyon varil petrolün geçtiği Hürmüz
Boğazının kapanması demektir. ABD-İran krizi bu aşamaya gelir mi?
Bunu zaman gösterecektir.
ABD’NİN İŞİ ZOR
Eğer İran ambargosuna katılmak istemeyen bir devlet çıkarsa ve
tankerlerini bölgeye kendi savaş gemileri refakatinde gönderirse ne
olacak? Örneğin Çin ya da -göstermelik bile olsa- Rusya böyle bir
çıkış yaparsa ABD’nin tutumu ne olur? Diğer yandan İran, tamamen
yalnız kalır ve ekonomik çöküş ve sonunda büyük bir iç ayaklanmaya
mahkum edilirse devlet aygıtının kendini koruma refleksi ile
hareket edebileceğini söyleyebiliriz. O an geldiğinde de her şey
olabilir. Unutulmamalıdır ki ABD, 1980-1988 yılları arasındaki İran
Irak Savaşını Irak’ın yanında yer alarak ve onu silahlandırarak
desteklemesine rağmen İran yüzbinlerce gencini feda ederek
bütünlüğünü koruyabilmişti. İran büyük savaştan ders
çıkardı.
HÜRMÜZ BOĞAZINI KAPAMAK
ABD ile ilişkilerinin gerginleştiği her krizde Hürmüz Boğazının
kapanmasına veya körfezdeki tanker trafiğinin engellenmesine
odaklandı. Kuvvet yapısını ve savaş doktrinini buna göre
şekillendirdi. Boğazı kapatabilecek ya da geçişleri engelleyecek
asli ateş gücün...