Cem Gürdeniz Aydınlık Gazetesi

Doğu Akdeniz’de yeni jeopolitik evre

Türk-Amerikan ilişkileri zor bir dönemden geçiyor. Türk ordusu Suriye’de Amerikan vekalet savaşçıları ile çatışıyor. Karşılıklı hamleleri, üst düzey hükümet görevlilerinin sert...

03 Haziran 2018 | 231 okunma

Türk-Amerikan ilişkileri zor bir dönemden geçiyor. Türk ordusu Suriye’de Amerikan vekalet savaşçıları ile çatışıyor. Karşılıklı hamleleri, üst düzey hükümet görevlilerinin sert açıklamaları takip ediyor. Ancak günlük siyaset akışında ve hele 24 Haziran seçimlerine kitlenildiği bir ortamda Türk tarafının açıklamalarının etkisi tartışılabilir. Buna karşılık ABD hükümet dışı çevreleri Türkiye’yi sadece eleştirmekle kalmıyor, neredeyse düşman ilan ediyor. Türk muhalefeti ise her koşulda ABD’yi eleştirmekten çekiniyor. Benzer şekilde Türk ana akım, yani müesses nizamın siyasi parti ve seçim bloklarının propaganda ve seçim bildirgelerinde, Türk Amerikan ilişkilerinin geleceğinin son 72 yılın yarattığı yoğun gölge içinde hazırlanmış olduğu dikkat çekiyor. Sanki 15 Temmuz darbe girişimi olmamış gibi. Bu belgelerde ABD’nin bölge çıkarlarının 21’inci yüzyıldaki Türk jeopolitiğine etkisi ve bu çıkarların mevcut ve gelecekteki Türk çıkarları ile kaçınılmaz çatışma durumu dikkate alınmamış.

Zira günlük siyasette bloklar arası nefrete varan siyasi çekişme, merkezden çıkıp çevreye bakmayı önlüyor. Pratik teoriyi; Taktik stratejiyi öldürüyor. Ama kısa dönemli hedef ve çıkarlar geleceği şekillendirmeye yetmiyor. Bu nedenle Türkiye, sürekli reaktif pozisyon almak zorunda kalıyor.

GERİLEYEN NEOLİBERAL SİSTEM VE ABD REFLEKSİ

İçinde bulunduğumuz dönem ABD’nin ve temsil ettiği neoliberal sistemin gerilemesinin hızlandığı bir dönem. ABD devleti için fikir üreten düşünce kuruluşu CFR’nin Başkanı Richard Haas’ın söylediği gibi “artık liberal dünya düzeninin ne liberalliğinden ne de dünya çapında olmasından bahsedilebilir’’. Ancak ABD, kapitalizmin 2008 krizi sonrası yaşadığı belirsizlik döneminde bu düzenin gerilemesi ve el değiştirmesine izin vermemek için yeni politika ve stratejiler üretmeye devam ediyor. Dünya tarihinde hiçbir hegamon kendi isteği ile liderliği devretmemiştir. Her 100-150 yılda el değiştiren küresel liderlik koltuğunu korumak her büyük gücün kaçınılmaz refleksidir.

DOĞU AKDENİZ’DE YANSIMALAR

Bu refleksin Türkiye’nin 21’inci yüzyıl geleceğinde çok önemli ve yaşamsal önceliği olan Doğu Akdeniz’e yansıması nasıl olacaktır? Bu önemli alanda Avrupa Atlantik sistemin temel hedefleri İsrail’in güvenliğine başta İran’ı etkisiz kılarak katkı sağlamak; Arap dünyasının bölünmüşlüğünü devam ettirmek; Rusya ile Çin’i çevreleyerek küresel güç mücadelesinde üstün gelmek; enerji arz güvenliği tekelini elde bulundurmak olarak özetlenebilir. Bizim ülkemize bu hedeflerin yansıması Irak ve Suriye topraklarında bağımsız bir Kürt devletinin kurulması; Doğu Akdeniz deniz yetki alanlarımızın önemli bir bölümünün GKRY ve Yunanistan’a bırakılması; KKTC’nin varlığının sona ermesiyle Türk askerinin adadan geri çekilmesi olarak özetlenebilir. Bu saydıklarım şüphesiz bağımsızlığımıza, güvenlik ve refahımıza büyük tehdit teşkil etmektedir. Böyle bir sona Türk devleti izin veremez.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Barış Pınarı, Doğu Akdeniz’e doğru akmalı 13 Ekim 2019 | 276 Okunma Amiral Soner Polat: Vatana ve Mavi Vatana adanmış bir hayat 06 Ekim 2019 | 729 Okunma Preveze Deniz Zaferinin 481. yıldönümünde Yunanistan’ın Mavi Vatan kompleksi 29 Eylül 2019 | 205 Okunma Küresel düzenin yeni aktörleri: Hipersonik Füzeler 22 Eylül 2019 | 328 Okunma Yunanistan’da akıl galip gelir mi? 15 Eylül 2019 | 244 Okunma