20 Temmuz 1974 Cumartesi sabahı 08:47’den itibaren Türkiye’nin
Doğu Akdeniz jeopolitiğinin değişimi başladı. Kıbrıs Barış
Harekatının akışı içinde Girne batısındaki 80 metrelik kıyıya sahip
Pladini plajına birinci dalgada gücü zafere taşıyacak 13 çıkarma
gemisi yaş kapak atmıştı. Amfibi Dz. Pd. Alayı Komutanı Deniz
Güverte Yarbay Neşet İkiz’in bulunduğu çıkarma aracının kapağı
Kıbrıs’ın ıslak kumuna değdiğinde karargahının harekat subayı Deniz
Piyade Kd.Üsteğmen Ahmet Aksu kendisine dönerek, “Çok şükür bu
günleri gördük komutanım” demişti. Türk Deniz piyadeleri “Allah
Allah” sesleri arasında ok gibi ilk dalganın gemilerinden fırladı.
Deniz piyadeler 20 saatlik deniz geçişinden sonra yoğun ateş
altında kıyıbaşını tutmak üzere karaya çıkmıştı.
KIYIBAŞI MIZRAĞIN UCUDUR
Düşman kıyısındaki bu stratejik hattın işgali askeri harekat
nevileri içinde en zor olandır. Zira kıyı başı tutulmadan başta
tank olmak üzere zırhlı araçlar karaya çıkarılamazdı. Zırhlı birlik
olmadan da adadaki ağır Rum yığınaklanmasına karşı hiç bir şey
yapılamazdı. Tankı ancak tank durdurabilirdi. O nedenle deniz
piyadeler ne pahasına olursa olsun bu hattı tutmalı ve müteakip
dalgalarda kara kuvvetlerine ait piyade ve zırhlı birliklerin kısa
sürede adaya çıkarılması sağlanmalıydı. Demir bir kaba
benzeyen çıkarma gemisi içinde çıkacağı yerde neyle karşılaşacağını
bilmeyen deniz piyadesi ve kıyıya doğru yaklaşan gemi personeli
aslında bilerek ve isteyerek kaderlerinin bilinmezliğine
ilerliyorlardı. İnsan hayatında o anlardan daha belirsiz ve
riskli bir başka ortam yoktur. Ya ölecekler ya da hayatta
kalacaklardı. 20 Temmuz sabahı Amfibi konvoyun 15 Mekanize Çıkarma
Aracı (LCM); 10 Tank Çıkarma Aracı (LCT);...