Dün sabaha karşı soğuk savaş sonrası neredeyse standart
stratejik bir tiyatro haline gelen Kimyasal Ortadoğu senaryosu
tekrarlandı. ABD ve ortakları Fransa ile İngiltere, denizden
Suriye’deki askeri hedeflere Tomahawk saldırısında bulundu. Burada
tekrar edelim. Ortadoğuda sadece füze saldırısı ile kesin stratejik
bir sonuç elde edilemez. Ayrıca Akdeniz’de denize çıkışı olan
bağımsız Kürdistan kurulmadığı sürece bu jeopoltik sahne küresel
hegemonyanın el değiştirme mücadelesinde ancak tali bir rol
oynayabilir. Zira asıl mesele Avrasya adasının kontrolüdür. Bu
adanın batısı Atlantik cephe, Akdeniz dahil, zaten NATO
kontrolündedir. Ancak Pasifik ve Kuzey Buz Denizi (Arktik) Çin ve
Rusya’nın kontrolündedir. Bu kontrol her geçen dakika ABD ve
Atlantik aleyhinde genişliyor. ABD’nin ve İngiltere ile Fransa gibi
müttefiklerinin Akdeniz meydan okumasını Atlantik sistemin Pasifik
ve Arktik kayıplarına aceleci bir cevap olarak görmek lazım. (Bu
arada İsrail’den daha güçlü ABD’deki İsrail’in maceracı şahinlerini
de unutmamak lazım.)
ASIL BELİRLEYİCİ DENİZ GÜCÜDÜR Tarihte tüm
imparatorlukların kaderini denizdeki mücadele belirlemiştir.
Denizdeki mücadele geniş okyanus alanlarında kontrol tesis edebilen
ve bu suların önemli düğüm noktalarından geçen ticaret yollarını
denetleyen güçlere ait olmuştur. Okyanus aşırı güç intikal yeteneği
olmayan güçleri küresel güç ya da hegemonya olarak tanımlayamayız.
Bu nihai yetenek ise iki unsurla başarılır. Donanmalar ve üsler
zinciri. Bu nedenle sadece denizdeki ateş gücü değil, aynı zamanda
uzaktaki donanmalara lojistik de...