25 Ekim 2017 tarihinde NATO Askeri Komitesi Başkanı Çek Orgeneral Petr Pavel, Washington DC’de savunma yazarlarına verdiği bir demeçte Türk Silahlı Kuvvetlerinin Rusya’dan S-400 Hava Savunma Füze sistemi almasını eleştirerek aba altında sopa gösterdi. Türkiye’nin bu hamlesinin sonuçları olacağının ve buna Türkiye’nin katlanması gerektiğinin altını çizdi. Pavel, “Egemenlik ilkeleri elbette savunma donanımlarının alımında da geçerli. Ama ülkeler her ne kadar karar vermede bağımsız olsalar da aldıkları kararın sonuçlarına katlanmak konusunda da bağımsızdırlar” dedi. Bu kararın Türkiye’yi NATO’nun herhangi entegre hava savunma sistemi dışında tutacağını ve diğer teknik kısıtlamalarla karşılaşacağını vurguladı. Tipik bir Bon pour L’Orient durumu ile karşı karşıyayız.
YUNANİSTAN RUS S-300 SİSTEMİ SAHİBİ
Dört sene öncesine 2013 yılına gidelim. Girit Adasındaki NATO’ya ait NAMFI tesislerinde Yunanistan Hava Kuvvetlerine ait Rus yapımı S-400 sisteminin kardeş sistemi S-300 uzun menzilli hava savunma füze sisteminin 13 Aralık 2013 günü fiili atışları yapıldı. Bu füzeler Türkiye’nin baskıları sonucu Güney Kıbrıs’tan alınarak Yunanistan’ın envanterine 1998 yılında girmişti ve 15 yıl sonra ilk kez eğitim atışı yapılıyordu. Ne acı bir tesadüftür ki atışın yapıldığı gün Türk Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Atina’ya resmi ziyarette bulunuyordu. Dışişleri Bakanlığı bu tatbikatın yapılacağını bildiği halde görüşmeyi iptal etmemişti. Daha büyük bir skandal, seçkin gözlemci gününe NATO ülke temsilcileri, Kıbrıs Rum Yönetimi lideri ve maalesef Türk subaylarının da katılmış olmasaydı. Atina Büyükelçiliğinde görevli iki askeri ataşe, Yunanistan’ın daveti üzerine, test atışlarına Genelkurmay Başkanlığı talimatıyla katılmıştı. Bu atışlar NATO tesislerinde NATO ülkelerinin davetli gözlemcileri ve Rus Savunma Sanayi Atina ataşesi huzurunda yapılırken, Türkiye bir yandan 2012 Ekim ayından itibaren Çin’e ait CPMIEC firması ile yürüttüğü HQ-9 (FD 2000) uzun menzil hava