İçinde bulunduğumuz günlerde ülkemizin dış politika gündemi oldukça yoğun. Türkiye, İdlip’te ortaya çıkabilecek olası bir göç dalgası ile karşı karşıya kalabilir. Bugünkü yazımda bu gelişmenin etkilerini de göz önünde tutarak, küresel göç açısından son durumu ele almaya çalışacağım.
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Teşkilatı (OECD) tarafından yayınlanan Uluslararası Göç Görünümü 2018 raporuna göre, OECD ülkelerine doğru gerçekleşen göç hareketinde 2011 yılından bu yana ilk kez hafif düzeyde de olsa bir düşüş kaydedildi. 2016 yılında 5.3 milyon düzeyinde olan yeni kalıcı göçmen sayısı 2017 yılı itibarıyla 5 milyona gerilemiş durumda. Bu durumun temel sebebi, yeni sığınma başvurularının azalmasının bir sonucu olarak insani göçün önemli ölçüde düşmesi. Bu açıdan, 2016’da 1.6 milyon olan sığınma talebi sayısının 2017 yılında 1.2 milyona düşmüş olduğu görülüyor.
Fazlası bizde
Yarıdan fazlası Türkiye’de olmak üzere OECD üyesi ülkeler yaklaşık 6.4 milyon mülteciye ev sahipliği yapıyor. Sığınmacıların geldiği ülkeler, yani göçün merkez ülkeleri açısından ilk üç sırada Afganistan, Suriye ve Irak var. Bununla birlikte, OECD raporuna göre, geçtiğimiz yıl sığınma başvurularının yarısı Avrupa’ya yapılmışken; başvurular açısından önemli artışların söz konusu olduğu ülkeler Kanada (artış oranı; yüzde 112), Avustralya (artış oranı; yüzde 29) ve Amerika Birleşik Devletleri (artış oranı; yüzde 26).