1955 ile 1975 yılları arasında doğan ve düşük gelirli ailelere sahip olan pek çok kişi için söz konusu olan gelir hareketliliği, 1975 yılı sonrasında doğanlar için son derece sınırlı bir görünüm sergilemeye başladı. Dahası, 1990’lardan bu yana gelir dağılımı adaletsizliği arttıkça, sosyal hareketliliğin neredeyse durma noktasına geldiği görülüyor. Bu durum, toplumun en varlıklı kesimlerinin büyük ölçüde servetlerini korumalarına karşılık, en düşük gelir grubundaki kişilerin sosyal hareketliliğinde azalma olduğunu gösteriyor. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Teşkilatı’nın (OECD) sosyal hareketlilik ile ilgili yeni raporuna (A Broken Social Elevator? How to Promote Social Mobility) göre; bu durumun önemli sosyal, ekonomik ve politik sonuçları söz konusu.
Sosyal hareketlilik
Bugün pek çok insan nesiller arası sosyal hareketliliğin azaldığını ve giderek artan düzeyde anne babaların servetleri ve sahip oldukları avantajların kendi yaşam standartları açısından belirleyici olduğunu düşünüyor. Bu düşüncenin arkasında, insanların kişisel finansal durumlarını geliştirme noktasında kötümser bir algıya sahip olmaları var. Özellikle insanların sosyal hareketlilik beklentileri açısından daha kötümser oldukları ülkelerde, eğitim olanaklarına erişim veya gelir düzeyi açısından anne babalar ile çocukları arasında daha güçlü bir ilişkinin olduğu görülüyor.