Türk medyasında bazıları zannediyor ki, Türk
milletinin 24 Haziran büyük zaferinden sonra da her şey eskisi gibi
olacak ve devam edecek. Böyle bir şey imkânsızdır. Siz 24
Haziran’da bahisleri tamamen Cumhurbaşkanımızın kaybetmesine
yatıracaksınız, sabah akşam Muharrem İnce goygoyculuğu yapacaksınız
ve sonra da Cumhurbaşkanımız kazanınca yine konforunuz lüksünüz ve
şatafatınız devam edecek öyle mi? Peki ya 24 Haziran sürecinde
Cumhurbaşkanımız aleyhine yaptığınız tüm kara propaganda
faaliyetleri ne olacak? Rahmetli Erbakan Hocamızın dediği
gibi “hadi oradan”, “hadi
oradan”...
Adaletin gereği olarak herkes aldığı risk oranında
bedelini öder ya da kazançlı çıkar. Eğer Muharrem İnce
kazansaydı biz milliyetçi, muhafazakâr Müslümanlar ağır bedel
ödeyecektik. Bizler buna mertçe hazırdık ama
bakıyorum şimdi karşı taraf dansöz gibi kıvırmaya kalkıyor. Onlar
kazansaydı bize 27 Mayıs’ta Şehit Başbakanımız Menderes’e
yaptıklarını yapacak kadar barbardılar ama biz
adaletliyiz.
Ana
akım medyada tüm taşlar yerinden oynayacak ve Cumhurbaşkanımızın
devrilmesi için çalışan herkes tasfiye olacak. Bu durum yüce adalet
kavramının dayattığı bir mecburiyettir. Marjinal medyada ne halt
yerse yesinler ama ana akım ortamından kesinlikle gidecekler. Bu
işte geçen yazımda bahsettiğim bedel ödeme
kültürüdür. Hem perhiz hem lahana turşusu olamaz. Hem
hamama girerim hem terlemem yok...
Habertürk grubuna karşı benim söylediklerim de
bundan ibarettir. Zaten Habertürk gazetesinin kapatılması da bu
dediğime örnektir. 22 Mart medya devrimi ile Aydın
Doğan’ın tasfiyesi bedel ödeme kültürünün net
örneğidir. Eğer İnce kazansaydı ne yapıp edip Aydın
Doğan Hürriyet grubunu geri alırdı. O zaman da Demirören Ailesi’ne
ve özellikle Yıldırım Demirören’e ağır bedel ödetirlerdi.
Önümüzdeki süreçte ismi Aydın Doğan ile özdeşleşmiş gazetecilerin
Demirören grubundan tasfiyesi o sebeple bir mecburiyettir. Eğer
İnce kazanıp Aydın Doğan, grubu geri alsaydı bu gazeteciler Sayın
Yıldırım Demirören’e sövüp sayacaktı. Önümüzdeki 3 ay içinde o
grupta büyük değişimler ve tasfiyeler olacağını göreceksiniz.
Habertürk TV de bu bağlamda kendine çekidüzen vermek
zorundadır...
Bu arada senelerce AK Parti sayesinde
ekranlarda yer bulmuş ve 24 Haziran’da Erdoğan iktidardan düşüyor
diye korkup Saadet’e yanaşmış bir ithal radikal fanatik hayâsızca
bana saldırmış. Benim kurusıkı attığımı ve bir hiç
olduğumu söylüyor. O zaman niye tüm yazdıklarım hayata geçiyor
ödlek fanatik? Senin CNN Türk’ten kovulacağını yazdım ve aynen
yazdığım gibi kovuldun. Niye o zaman ağzını açamadın?
Sen
15 Temmuz darbesine sevinmiş ve Cumhurbaşkanımızı devirmek
isteyen Alpaslan Kuytul çetesine 2017
ortamında bile destek vererek suç işlemiş bir adamsın. Kuytul
çetesini öven tweetlerini silsen de kurtulamazsın. Senin CNN
Türk’ten kimin sözüyle kovulduğunu bugüne kadar seni himaye
etmiş Fatih Saraç çok iyi biliyor.
Habertürk TV’ye de bir daha çıkmaman istendi. Çünkü sen bir Erdoğan
düşmanısın. Bu gerçeği ifade eden kişi senin, karşında gördüğünde
elinin ayağının dolaşacağı bir insandır. Bunu da Sayın Fatih Saraç
çok iyi biliyor ama hâlâ ısrarla seni Habertürk TV’ye
çıkarıyorlarsa o zaman herkes yaptığının bedelini
öder.
Ben
yerli ve millî bir dava adamıyım, sen ise ithal radikal bir
menfaat adamı. Ben sizler gibi menfaat peşinde değil, milliyetçi ve
muhafazakâr düşüncenin bu ülkede hak ettiği yeri almasına çalışan
bir adamım. Bu topraklara yabancı ithal radikalizmin menfaatçi
acentesi değilim senin gibi. Bana senin taptığın
holding medyasından yapılan astronomik teklifi nasıl reddettiğimi
telefonu aç ve Fatih Saraç’a sor, öğren. Bana yapılan
para teklifinin üçte biri size yapılsa takla atarak kabul
edersiniz. Benim için VATAN ve DEVLET kutsaldır sizin için menfaat
ilişkileriniz.
Sen
ve senin gibiler DEVLET kavramının ne olduğunu bilmezsiniz. Siz
ithal radikal fanatikler tıpkı komünistler gibi Türkiye Cumhuriyeti
Devleti’ne hep düşman oldunuz. Zaten şimdi de senin bana
iftiralarını en çok komünist artığı Soner
Yalçın gibiler destekliyor. Bu utanmaz komünist
artıkları Atatürk gibi anti-komünist bir adamın arkasına saklanacak
kadar korkaktır. Bunlar esasen Atatürk düşmanı
olan Mustafa Suphi kafasındaki
komünistlerdir. Soner Yalçın gibiler bu DEVLET nezdinde komünist
artığından başka bir şey değildir ve tüm komünist artıklarının
dosyası tıpkı ithal radikal Kuytul gibi hazır
beklemektedir...
Ben
23 Mart 2018’de bu Adnan Oktar örgütünün
başına gelecekleri her yerde söylemişim ve bu konuda her zaman
olduğu gibi DEVLET lehine çalışmışım. Oktar örgütünü
bitiren İstanbul Emniyet Müdürümüz Mustafa
Çalışkan’ı tüm varlığımla desteklemişim. Sizin bu
iftiralarınız o yüzden benim üzerimde durmaz. Bunlar komiktir. Siz
DEVLET işinin inceliklerini bilmezsiniz. DEVLET için bilgi ve belge
toplamanın önemini anlamazsınız.
Bu
komünistlerin, gerçekleşmesini çok istediği 9 Mart 1971 Marksist
darbesini önleyen adamlara neler yaptıklarını hatırlayın sevgili
okurlarım. Şimdi bana da aynı şekilde saldırıyorlar. Değerli
milliyetçi paşamız Atıf Erçıkan büyük
risk alarak o komünist darbesini engelleyerek DEVLET için büyük iş
yapmış bir vatanseverdi. Ömrü boyunca aşırı solcular Atıf Paşamıza
düşman oldu. Aynı şekilde beraber çok sayıda kitap
yaptığımız Mahir Kaynak da 9 Mart
ihanetini önleyen vatansever bir insandı. İşte gerçek anlamda
DEVLET hizmeti budur. Bu komünist artıkları ve ithal radikal
fanatikler bu kutsal değerleri anlamazlar.