31 Mart yerel seçimleri artık geride kaldı. Cumhur İttifakı yüzde 52’ye yakın oyuyla seçimin galibidir. Neredeyse kimsenin yüzde 50'nin üstüne çıkamaz dediği ittifak, başarılı bir sonuç aldı. AK Parti seçimin birinci partisidir. Oy anlamında endişe edecek bir şey yok. Türk milleti iktidarı desteklemeye devam ediyor. Derin Anadolu hâlâ Başkan Erdoğan’ın yanındadır. Öte yandan metropollerdeki dindar orta sınıf halkımızı ve gençlerimizi hem AK Parti teşkilatları hem de bizim tarafın köşe yazarları ikna edememektedir. Bu hakikatle hem AK Parti teşkilatları hem bizim taraf medyası dürüstçe yüzleşmek zorundadır. Benim Eylül 2018’de yazdığım “Köşe yazarlığının ve medyanın sonu” yazımdaki tezlerim maalesef bu seçimlerde kanıtlanmıştır.
Ayrıca AK Parti’nin üzerinde düşünmesi gereken konu kaybettiği bazı büyükşehirler olmalıdır. Ege ve Marmara kıyı şeridinde tek bir şehrin alınamamasının üzerinde durmak gerekir. Büyükşehirlerde muhalefet oyunu artırırken iktidar ya az artırmış ya oyunu korumuş ya da bir miktar düşmüş. Millet suçlanmayacağına göre, millî irade her şeyin üzerinde olduğuna göre seçimle ilgili analizleri buna göre yapmak gerekir. Açık konuşalım hem siyasette hem medyada star isimlere ihtiyacımız var. İşte bakın gördünüz, star isimler olmadan düşük profilli isimlerle siyasi hayatta da, basın hayatında da başarı gelmiyor. Sokakta popüler olan ve konuştuğu zaman etkili olan ve kitleleri sürükleyen isimlere ihtiyaç var. Hem teşkilatlar hem bizim taraf medyası iç kavgalarla birbirini yememeli. Bakın tek başına çok büyük bir yıldız şahsiyet olan Başkan Erdoğan sayesinde alındı bu toplam oy oranı. Eğer Başkanımıza medyadan ve partiden tam randımanlı destek verebilen 4-5 star isim olabilseydi bu siyasi tablo tamamen farklı olabilirdi. Sönük ve silik tipler istedikleri kadar davaya bağlı olsun hiçbir netice elde edemiyorlar. Bunu 31 Mart 2019’da gördük
HDP seçmeni Batı’da Millet İttifakı’na oy verirken Doğu’da Cumhur İttifakı’na oy vermiştir. Demek ki her HDP seçmeni benzer tepkiyi vermiyor. Aynı şekilde Zonguldak ve Giresun CHP elindeyken AK Parti’ye geçti. Yani bu iki ildeki CHP seçmeni belediyeden memnun değildi ki, AK Parti’yi seçti. Burada tek istisna İzmir’dir. İzmir’de CHP tek çivi çakmadığı hâlde, şehir foseptiğe döndüğü hâlde halk CHP adayını yirmi puan farkla seçmiştir. İzmir halkının oyuna saygı duyuyorum. AK Parti İzmir’i özel olarak masaya yatırmalı ve sosyolojik bir inceleme yapmalı. Gerekirse insanlarla tek tek konuşmalı.
Öte yandan büyükşehirlerde AK Parti’nin kaybetmesinde bazı faktörleri belirtmekte fayda var. Dün Türkiye gazetesinde Yücel Kayaoğlu’nun AK Parti kaynaklarına dayanarak yaptığı “31 Mart’ın 6 Şifresi” başlıklı haberi önemliydi. Bu 6 maddeden en önemlisi gençlerden beklenen oyun gelmemesi. 18-25 yaş arası seçmenden AK Parti düşük oy alıyor. Bu gençleri kazanmak için yoğun çaba sarf etmek gerekir. “Gençler bize oy vermiyor” anlayışını yıkayacak politikalara ihtiyaç var. Gençleri cezbetme noktasında da yine aynı star problemine geliyoruz. 18-25 arası yaştaki gençlerin bayıldığı ve çok sevdiği star isimleriniz yoksa o gençlerden oy alamazsınız. Yaşı genç gözüküp ruhu yaşlı isimlerle bu iş olmaz. Gençliğin dilini ve jargonunu çok iyi kavramış ve onları ikna edebilen star isimler bu tabloyu değiştirir. Böyle insanların dışlanmaması, bilakis öne çıkarılması gerekir. Gençlik kesiminin bu kadar az oy verdiği bir partinin geleceği olamaz. 18-25 yaş arası gençler bu ülkenin istikbalidir.
AK Parti’nin yaptığı değerlendirmelerde öne çıkan bir diğer husus “hayat pahalılığı”... AK Parti’li yetkililerin bunu birinci madde olarak yazması önemli. Hükûmet çok ciddi tedbirler aldı, elinden geleni yaptı. Demek ki büyükşehirlerde oy vermede ekonomi etkili olmuş.
Bir de küskün AK Partililerin sandığa gitmeme meselesi var. 24 Haziran’da katılım yüzde 90’a yakındı, bu seçimde yüzde 83’te kalmış. Sandığa gitmeyenlerin çoğunluğu muhafazakâr-dindar halk. Bu durumun da iyi analiz edilmesi gerekir.