Dün akşam Madrid’den uçağa bindim ve yazımı gazeteye yetiştiremedim. Şimdi uçakta yazıyorum bu yazıyı ve yolculuk 4 saat sürüyor. İspanya ile ilgili anlatacak çok şey var. Özellikle Katalonya meselesi İspanya’nın canını sıkıyor.
Tabii bizim için Amerika ile
ilişkiler ve Suriye’ye yaptığımız haklı operasyon hayati önemde.
Yabancı medya ve İspanya’da bile haberlerde Katalonya’dan sonra
birinci sıradaydı Türkiye’nin PKK’ya yaptığı haklı operasyon. ABD
Savunma Bakanı Mark Esper, Alman Marshall Vakfı'nda Türkiye'nin
Barış Pınarı Harekatı'nı değerlendirmiş. Türkiye'nin operasyonunu
“sınırsız işgal” diye tanımlamış. Esper, “Operasyon koalisyon
güçlerinin 'müttefik Kürt güçleriyle birlikte' IŞİD'e karşı verdiği
mücadelenin kazanımlarını tehlikeye atıyor“ demiş.
Esper daha önce de Suriye'nin kuzeyindeki Kürt oluşumlara karşı
işlenen savaş suçlarıyla ilgili verilerin doğrulanması durumunda
bundan Türkiye'yi sorumlu tutacaklarını söylemişti.
Bunlar kendisinin mi, yoksa Trump’ın görüşü acaba? Çünkü tarihte Amerika böyle olaylar yaşadı. Mesele Sovyetlerle yaşadıkları Küba Füze krizi bunlardan biri. 1962’de Sovyetler gizlice nükleer başlıklı füzelerini Küba’ya yerleştirmişti. Amerika’nın U2 gözlem uçakları Sovyetlerin nükleer silahlarını çekmişti.
Amerika bu olayı nasıl fark edememişti, hala tartışılır. Nitekim Kennedy’nin sonunu getiren bu olay olmuştu. Hatta Kruşçev’in de sonu olmuştu. Amerika ile Sovyetler savaşın eşiğine kadar gelmişti. 1962 Ekimi’nde dünyada neredeyse 500 milyon kişi ölecekti. Son anda Rus subay Vasili Arkhipov, Moskova’dan emir gelsin dedi ve nükleer başlıkları çalıştırmadı ve 3. Dünya Savaşı’nı önledi.
Bu arada Sovyetlerin ABD Büyükelçisi Anatoly Dobrynin John Kennedy’nin kardeşi Robert Kennedy ile gizlice görüştü. Ona dışarıya sızmaması karşılığında Küba’daki füzeleri çekin, bizde Türkiye’de artık eskimiş Jüpiter füzelerini sökelim dedi. Bu konu tartışmaya açık değildi ve basına sızarsa John Kennedy zorda kalabilirdi. Sovyetlerin Afyon’daki Jüpiter füzelerinden rahatsızlığı biliniyordu. Dobrynin emin olamadı ve Robert Kennedy’ye, “Bu en üst otoritenin bilgisi dahilinde mi” diye sordu. Robert Kennedy, “Evet” dedi. Dobrynin hemen Kruşçev’e durumu izah etti ve nükleer savaş gerçekleşmedi.
Ama yukarıda dediğim gibi bu olay John Kennedy’nin başını yiyen olaylar silsilesinin en önemlisiydi. Suikaste birazda bu sebeple uğradı.