Megyn Kelly Amerika'nın en ünlü kadın sunucularından biri. Daha doğrusu "biriydi". NBC kanalında yaptığı yayınlar milyonlara ulaşıyordu. Yıllık geliri 69 milyon dolar gibi rekor seviyedeydi. Hayranları çoktu. Ancak Amerika'da kim olursanız olun fahiş bir hata yaptığınızda gözünüzün yaşına bakılmıyor. Kimseye acınmıyor. Megyn Kelly'nin başına gelenler bunun örneği.
NBC'nin ünlü sunucusu Megyn Kelly’nin 25 Ekim'de "cadılar bayramı" olarak bilinen Halloween kostümü "blackface" ile ilgili "aşağılayıcı" yorumda bulundu. Kelly ABD'de eskiden tiyatro ve sinema sanatçılarının siyahileri taklit etmek için kullandığı siyah makyaj (blackface) için "Bunun nesi ırkçı?" dedi. Kıyamet koptu. Siyahiler ve ırkçılık hassas bir damar olduğu için Kelly yerin dibine batırıldı. "Kelly'nin amacı ırkçılık değildi" diye hafiften itiraz etmek isteyenlerin sesi hemen bastırıldı.
Megyn Kelly özür dilese de olan olmuştu. Çünkü Batı'da ırkçı söylem "medeni ölü" olmanız için yeterli. Tıpkı geçtiğimiz mayıs ayında ünlü oyuncu Roseanne Barr'ın attığı ırkçı bir tweet sonrası kariyerinin bitirilmesi gibi. Barr, Obama'nın kadın danışmanlarından Valerie Jarrett için "Müslüman Kardeşler ile Maymunlar Cehennemi filminin meyvesi" şeklinde bir tweet atmıştı. 1990'lı yıllarda Türkiye'de bile ABD'deki gibi hatırı sayılır bir hayran kitlesi olan Barr'ın dizisi hemen kaldırıldı. Tarihteki "medeni ölü" listesinde yerini aldı...
Orası Amerika, kurallar hemen işliyor. Ama Türkiye öyle değil. Suriyelilere her türlü hakareti yapanlar yerlerinde duruyor. Sinan Ogan, Ümit Özdağ gibi Suriyeliler üzerinden ırkçılık yapanlar kınanamıyor bile. Herhangi demokratik bir ülkede ırkçı söylem, nefret dili ağır suçtur. Bunun bile idrakinde değiller.
Canını vatan millet için ortaya koyan polise dümdüz gidersiniz. "Seni sürdüreceğim" dersiniz. Sıralı amirleri dâhil hepsine ana avrat sövülür. Yaprak kımıldamaz. Fatih Altaylı'dan bahsediyorum. Adam yazılarında polisten bırakın özür dilemeyi, onu suçlu ilan etmeye kalktı. Sonra utanmadan gitti Harbiye Karakolu'nda numaradan özür diledi. Orada bile gene baskın çıkmaya çalıştı. Bizim tarafın medyası zaten bitik olduğu için ağızlarını açamadılar. Onlar böyle konularda Tayyip Beyin açıklama yapmasını bekliyorlar.
Altaylı hakkında görevi başındaki memura hakaretten, küfürden 4 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Bütün bunlar Altaylı'nın "medeni ölü" olması için yeterliydi. Ama olmadı. Olmayacağını biliyordum. Patronu Turgay Ciner korudu Altaylı'yı. Adam yazılarına, programlarına kaldığı yerden devam ediyor. Göreceksiniz AK Partililer de hiçbir şey olmamış gibi programlarına katılacaklar. Sıradan bir vatandaş polise küfretse şimdi cezaevinde yatıyordu. Polis teşkilatı da bu olayı gururuna nasıl yediriyor, inanın bilmiyorum. Hiç tanınmayan bir kişi bu küfürleri etse tavrınız böyle mi olurdu?..
Bir diğeri Ertuğrul Özkök, devletimizin iki ayrı suçtan aradığı, hakkında tutuklama kararı olan FETÖ'cü Eyüp Can'la Londra'da görüşüyor. Hayd Park Corner'da yürüyorlar. Ve FETÖ'cü teröristle görüşen Özkök için kimseden çıt yok. "Özkök'e bunu soracağım. Kabul ederse iş akdini feshedeceğim" diyen kişiden de tık yok. Özkök bu görüşmeyi kabul etti. Peki ne oldu? Hiç. Muhafazakârlardaki, hükûmet tarafındaki bazı kişilerde aşağılık kompleksi hiç bitmek bilmiyor. Özkök karşısında kendisini ezik, zavallı hissediyor. Onu önemli, kendini değersiz görüyor. Bu zavallılık hâli hiç bitmiyor.