Türkiye'de belli kavramların yerli yerine oturması zaman alıyor. Medya alanında da böyle. Fakat en nihayet bu kavramlar tam olarak oturacak. Bunun en önemli örneği anaakım (mainstream) medya kavramının tam olarak oturmamasıdır. Anaakım demek bir toplumdaki en popüler, en itibar edilen eğilimlerin yansıması demektir. Marjinal medyada ise o toplumda çok az itibar edilen görüşler de dillendirilir.
İfade özgürlüğü kapsamında demokratik bir toplumda bu marjinal
fikirlerin ifadesi de meşrudur ama anaakım mecralarda değil kendi
marjinal mecralarında. O marjinal olan tipler ve fikirler zamanla
popüler hâle gelirse onlar da anaakım medyada doğal olarak yer
bulurlar. Ama toplumun binde birine bile hitap etmeyen tipler
anaakım kanallarda ve gazetelerde sık boy gösterirse bu durum
bilakis demokrasiye aykırıdır.
Çok yakın zamana kadar Türkiye'de anaakım medya toplumda binde bir
bile olmayan marjinal Marksistlerin elindeydi. Tüm anaakım medya bu
komünist azgın azınlık tarafından ele geçirilmişti. Milletimiz
komünizmden ve komünistlerden nefret ediyordu ama medyada bu tipler
su başlarını tutmuştu. Şükür ki benim gibi milliyetçi-muhafazakâr
insanların gayretiyle bu dönem kapandı ama hâlâ Marksist kalıntılar
var ve bunların da anaakım medyadan temizlenmesi demokrasinin
gereğidir.