Geçmişe baktığımızda akılla
izah edilemeyecek kararların Anayasa Mahkemesinden çıktığı da
görülecektir.
2007'de 367 kararını hâlâ
anlayabilen yok. Çünkü hukuki değil siyasi bir karardı. 367'nin
gerekçeli kararı açıklandığında "nitelikli çoğunluk" diye bir
kavrama denk gelmiştik. Bu kararı verenlerin bile içinden gelerek
böyle davranmadığını biliyoruz. Askerin baskısı galip gelmişti.
2002 seçimlerine giderken Tayyip Erdoğan ile rahmetli Hasan Celal
Güzel seçilmek için başvuru yapmışlardı. Aynı maddeden yargılanmış
bu iki kıymetli siyasetçi için Anayasa Mahkemesi skandal bir karara
imza atmıştı. Hasan Celal Güzel için seçilebilir
derken Tayyip Erdoğan için seçilemez demişti. Gerekçeye gerek yok
nasılsa. Hasan Celal Güzel 2002'de iyi
saatte olsunlar için tehdit değildi ama Tayyip Erdoğan
tehditti. O yüzden seçilme hakkı vermediler Tayyip
Bey’e.
17-25 Aralık darbe süreci ve 15
Temmuz sonrası birçok gazeteci tutuklandı. 3 yıl ceza alan da oldu,
müebbet de. Gazetecilerle ilgili dosyalar sonradan Anayasa
Mahkemesinin önüne geldi. Ve bu isimlerin bazılarıyla ilgili
kararlar çıktı. Bir kere şunu baştan söyleyeyim: Bu
gazetecilerin çoğu benim ve kamuoyunun vicdanında mahkûmdur. Çünkü
17-25 Aralık darbe süreci ve sonrasında alayı FETÖ'yü tuttu.
Seçilmiş meşru hükûmetin yanında değil devletin içine sızmış
illegal yapıyı desteklediler. FETÖ 15 Temmuz'da başarılı olsa hepsi
alkışlayacaktı. Kimse kendini kandırmasın. Zaten bu akılsızlıkları
yüzünden bu gazeteciler battılar. Akıl tutulması yaşayıp FETÖ'yü
tuttular. Şimdi bunun bedelini ödüyorlar.