Türkiye’nin Batı ile ilişkileri
malum. Sıkıntılı günler yaşanıyor. Ama bu işin birincil müsebbibi
Batı’nın bizzat kendisi. Çünkü Türkiye’yi asla anlamak
istemiyorlar.
PKK konusunda o kadar şey
anlatıldı Batı’ya ama oralı olan yok. PKK Avrupa’da insan gücü
buluyor, finans buluyor. Türkiye’nin bütün uyarılarına rağmen
Avrupa adım bile atmıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan PKK konusunda
Merkel’e 4 bine yakın dosya verdi ama Almanya tek bir adım bile
atmadı. Diğer AB ülkelerinde de benzer sorunlar var...
Aynı şey FETÖ için de geçerli.
Bazı FETÖ’cüler Almanya’ya sığındı. Buna darbeci subaylar
dâhil. Zekeriya Öz, Muammer Akkaş gibi
FETÖ’cü savcıları Alman istihbaratı BND’nin koruduğu
malum. Can Dündar gibi tescilli hainler
Alman Cumhurbaşkanı seviyesinde destek buluyor. Neredeyse belirli
kurumlardan her hafta ödül alıyor.
Erdoğan
ısrarla FETÖ’yü terör örgütü olarak kabul
edin diyor ama buna yanaşmıyorlar. FETÖ’nün 15
Temmuz’u yaptığı bütün kanıtlarıyla ortada olmasına rağmen,
Türkiye’de istisnalar hariç herkes FETÖ konusunda hemfikirken
Almanya ve Batı, teröristleri açıkça himaye ediyor.
Son 5 yıldır Batı ile ilişkiler
iyi değil. Gezi’de ortalığı ayağa kaldıran
Almanya’nın Hambach ormanlarında yüzlerce ağaç kestiğini,
gösterileri Alman polisinin sert bastırdığını gördük. Hatta bir
gazeteci hayatını kaybetti. Gel gör ki Alman medyasında bununla
ilgili tek haber yok. Gezi’de Batı medyası ve hükûmetlerinin neler
yaptıklarını, nasıl tavır takındıklarını gördük.
Hem Türkiye’nin coğrafi konumu,
hem Orta Doğu’da yaşananlar ve bölgenin en güçlü ülkesi olduğu için
Batı istese de bizden vazgeçemiyor. Batı, Türkiyesiz yapamayacağına
göre bazı hassasiyetleri iyi değerlendirmeli. Mesela niçin PKK ve
FETÖ konusunda adım atmıyorlar?
Mülteciler AB’ye gelmesin diye
çırpınıyor Almanya ama Türkiye’ye verdiği sözleri yerine
getirmiyor. Kendi konforları bozulmasın ama Orta Doğu’nun
sorunlarını Türkiye çeksin istiyor.
Almanya'nın Avrupa İşlerinden
Sorumlu Devlet Bakanı Michael Roth dün bir açıklama yapmış ve şöyle
demiş:
“Türkiye'nin tutumunu
değiştirmesi gerekiyor, Türkiye'nin demokrasi ve hukuk devleti
ilkeleri gibi temel meselelerde ve siyasi nedenlerle tutuklamalar
gibi zorlu bir konuda tutumunu değiştirmesi
gerekiyor.”
Roth ayrıca Alman iş dünyası
açısından hukuk devleti ilkelerinde sağlanacak ilerleme, bağımsız
yargı çok önemlidir dedi.
Bu açıklamaları hep duyuyoruz.
Ama kendi ülkesindeki hukuksuzlukları, Türklere yönelik ırkçı
tutumlara hiçbir şey demiyorlar. Dönerci cinayetleri
diye küçümsenen kasıtlı öldürmeler, gizli tanıkların şüpheli ölümü
konusunda tek bir ilerleme yok. Bu örnekleri
çoğaltabiliriz...
Her şey Türkiye’den bekleniyor.
AB üzerine düşenleri ise asla yapmıyor. 2017 referandumuna
gidilirken AB ülkeleri Erdoğan ve AK Partililere propaganda izni
vermedi. AB sürecinde yeni fasıl açma, serbest dolaşım, vize
kolaylığı konusunda verdikleri sözü tutmadılar. Erdoğan da
muhataplarına “istemiyorsanız
söyleyin” dedi. AB yetkilileri cevap bile
veremedi.
Türkiye’nin demokrasi dersine
ihtiyacı yok. Hukuk, yargı vb. laflara karnımız tok. Siz önce AB
konusunda verdiğiniz sözleri tutun, yoksa samimiyetinize kimse
inanmaz. Türkiye'nin, illa AB üyesi olmak gibi derdi yok. Ticari
ilişkiler, ülkelerle ikili ilişkiler devam eder.
Merkel hükûmeti muhalefete uyup
Erdoğan’la görüşmeyin çağrılarına kulak asmadı. Bu konuda iyi sınav
verdi. Umarım Türkiye ile ilişkileri iyi bir noktaya getirirler.
Yoksa herkes yoluna gider. Kaybeden Avrupa olur.