Ertuğrul Özkök bir etkinliğe gitmiş ve orada
oyuncu Şevval Şam kendisine, “Birinin
beynine girip keşfetmek imkânınız olsaydı kimin beynine
girerdiniz?” diye soru sormuş. Özkök
de, “Cem Küçük’ün beynine girmek
isterdim” diye cevap vermiş. Salonda gülüşmeler
olmuş.
Ben de bunu okuyunca güldüm. Gayet makara ve hoş bir dokundurma.
Açıkçası ben de 2020’nin arifesinde olduğumuz şu günlerde Ertuğrul
Özkök’ün beynine girmek ve o beynin içindeki gerçek fikirlerini
görmek isterdim. Çünkü hakiki düşüncelerini yazdığına ve
söylediğine inanmıyorum.
Mesela biliyorum ki Özkök benim Hürriyet gazetesi yönetimi ve
yazarları ile ilgili, “Nokia cep telefonu markasıyla
aynı durumdalar. Tamamen bitmiş hâldeler” benzetmeme
bire bir katılıyor. Bunu da çeşitli ortamlarda ifade ediyor. Benim
kulağıma bunlar geliyor ama diyelim o etkinlikte aynı konuyu
sorarlarsa eyyam yapıyor. Mühim olan bir markanın toplum nezdinde
tükenip tükenmediğidir.
Bir dönem itibarlı olan bir marka sonrasında Nokia gibi çökmüşse
hatırlı konumdaki birileri ne kadar sübvanse ederse etsin ya da
yanına çağırırsa çağırsın o marka bitmiştir. Zaten toplum da o
markada ne olduğuyla ne bittiğiyle mesela Nokia’nın başına CEO
olarak kimin geldiğiyle ilgilenmez, takmaz ve umru olmaz.
Hürriyet’in de durumu şu an budur. Gerçek tirajı 17 bin olan
bir gazeteden bahsediyoruz. Özkök bu gerçekleri beyninde iyi
biliyor ama dilinde bunlar yok.
Bizim muhafazakâr camia ve Kürt kardeşlerimiz zaten hiçbir
zaman Hürriyet logosuna güvenmedi ve
sevmedi. Hâlâ da öyledir. Seküler kesim ise şu
an bu logoya ve yazarlarına bir zerre itibar etmiyor, hatta tam
tersi nefret duyguları içinde. Yani netice tam bir bitiştir. Özkök
diyebilir ki: “Benim zamanımda öyle değildi. Biz
popüler konumdaydık. Ben de popüler yazardım.” İyi
de...