Bu köşede çok yazdım ettim. Bizim
tarafın medyası ya da siyaseti hata yaptığında öz eleştiride
bulunuyor. AK Parti seçmeni partide bazı arızalar görürse
seçimlerde fatura çıkarıyor. Muhalefette asla böyle bir durum
yok.
Kendi yazarları, siyasetçisi hata
yaparsa görmezden geliyorlar. Yok sayıyorlar. Tek bir "acaba biz
hata yaptık mı?" deme yok. Sorgulama ne gezer. Bizim taraftan
bazılarının hatası ise karşı tarafa yaranma çabası. Ne yaparsanız
yapın, karşı taraf sizleri asla sevmeyecek ve kabul
etmeyecektir.
İki üç belediye kazanınca
adamlara gelen öz güvene bakın. Medyaları nasıl cengâver
davranıyor. İşte son günlerde bazı gazetecilerin dövülmesinde bakış
farkını görüyoruz. Yavuz Selim Demirağ çok ciddi
biçimde saldırıya uğradı. Allah göstermesin, Demirağ ölebilirdi de.
Bize ve çalıştığım TGRT ve Türkiye gazetesine her türlü iftirayı
hayâsızca atan biri de saldırıya uğradı. Saldırıya
kim uğrarsa uğrasın kınamak lazım. Bizler de bunu
yaptık.
Ancak karşı taraf bizlerden biri
saldırıya uğrarsa pek oralı olmuyor. Akit TV Haber Müdürü Murat
Alan çok ciddi bir saldırıya uğradı. 6 yaşındaki
oğlunun yanında birine saldırmak kahpeliktir! Allah korusun,
Murat o saldırıda ölebilirdi. Dün kendisiyle
konuştum, ruhen iyi olduğunu ama fiziken iyi olmadığını söyledi.
Murat'a ve Akit ailesine büyük geçmiş olsun...
Dün de Beyaz TV muhabiri ve
kameramanı arkadaşlarımız saldırıya uğradı. Beypazarı civarında
çekim yaparken iki üç provokatörün üstelik kadın olan
muhabire saldırmaları, şeker hastası olan kameraman
arkadaşımızı yumruklamaları asla kabul edilemez. Elbette bu
saldırıları yapanlar hukuk önünde bedelini
ödeyecekler.
Bakıyorum
da muhalefetten Murat Alan ya da Beyaz TV muhabirleri
için tek bir kınama yok. Üstelik haber manşetleri atılırken
hâlâ utanmadan saldırının etkisini küçük görmeye
çalışıyorlar. Sorsan tarafsız gazeteciler. Bakın bu
adamlar muhalefetteler, iktidarda değiller. Muhalefette,
medyalarından bunu yapanlar, iktidardayken neler
yapmazlar!..