CHP'nin İzmir Büyükşehir Belediye
Başkan Adayı Tunç Soyer bugünlerde çok konuşuluyor. Malum Tunç
Soyer 12 Eylül Savcısı Nurettin Soyer'in oğlu. Tunç Soyer aday
olduğundan beri kamuoyunda çok ciddi bir tepki var. İlk tepkilerden
biri Başkanımız Erdoğan'dan geldi. Başkan Erdoğan Tunç Soyer'in
adaylığıyla ilgili aynen şunları söyledi: "Hiçbir
zaman sandıktan çıkan iradeye saygı duymamıştır. CHP hiçbir zaman
millî iradeye saygı duymamıştır. CHP, Türkeş ve arkadaşlarını
12 Eylül'de en ağır işkencelere maruz bırakarak idamla
yargılayanların mirasçılarını yeniden vitrine
çıkarıyor." Erdoğan, CHP'nin hiç değişmediğini bu
cümlelerle vurgulamış oldu.
Peşinden Devlet Bahçeli, Soyer'in
adaylığıyla alakalı çarpıcı cümleler kullandı. Ülkücü kimliği
taşıyan hiç kimsenin bu durumu kabul edemeyeceğini söyleyen Bahçeli
şu ifadeleri kullandı. "Devrimci olan hiç kimse de bunu kabul
edemez. Ancak 12 Eylül’ün bir avuç yandaşı bunu kabul eder. Siz
kalkacaksınız, 12 Eylül’ü yargılayacaksınız, apoletlerini
sökeceksiniz. Şimdi kalkıyorsunuz onların savcısının oğlunu aday
yapıyorsunuz. Bunun izah edilmesi lazım."
Tunç Soyer'in İzmir adaylığı
konusunda bence en iyi yazıyı Akşam gazetesinden gerçek bir
entelektüel olan Vedat Bilgin yazmış. Şu satırlar meselenin ruhunu
özetlemeye yetiyor:
"27 Mayıs darbesi ile 12
Eylül darbesi de diğerleri de mahiyet olarak aynıdır, darbelere
karşı tavır almak darbelerin ruhuyla, onların siyasal mirasıyla
hesaplaşmayı zorunlu kılmaktadır. Bu sebeple 12 Mart’ta cuntanın
merkez komite üyesi darbeci General Muhsin Batur’u Meclis’e taşıyan
CHP’nin yaptığı yanlış 27 Mayıs’la ideolojik hesaplaşma yapamamanın
uzantısıdır. 12 Eylül’den lafzi olarak bu kadar şikâyet eden
CHP’nin ‘işkence timi C-5’ diye bilinen bir çeteyi yöneten savcıyla
akrabalık ilişkisini siyaseten sürdürmesinin o işkencelerin
hedefinde MHP’li gençler olması sebebiyle durumu
mazur gösterebilir mi, bu durum 12 Eylül işkencecilerinin
‘solcu’ olması için kanıt olabilir mi?"
Görüldüğü üzere babasının
mirasına sahip çıkan Tunç Soyer'in adaylığını kabul eden sağ,
muhafazakâr, milliyetçi kesimden tek bir kişi bile yok. Sayın
Bahçeli'nin ifadesiyle devrimci kesimden de kimse bunu kabul
edemez. Elbette babası Tunç Soyer'i bağlamaz ama babasının mirasına
sahip çıkarsa orada sorun var demektir. Medya Kritik'te kaç gündür
Fuat Uğur'la beraber Costa Gavras'ın 1989 yapımı ünlü
filmi Müzik Kutusu'ndan bahsediyoruz. Filmde bir
kadın avukatın İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra babasının
Macaristan'da Nazilerle beraber işlediği suçları incelemesi
anlatılır. Başta babasının masum olduğunu düşünen kadın avukat,
gerçeklerle karşılaşınca babası aleyhine duruşmalara katılır.
Devamını heyecanınızı kırmamak için yazmıyorum. Filmi izleyerek
öğrenebilirsiniz. İşte Tunç Soyer'i açmaza sokan ve kamuoyunu ikna
edememesinin sebebi babasının mirasına sahip
çıkmasıdır.
Tunç Soyer'in medyada öyle
savunucuları var ki, insan ilişkiler ağına şaşırıyor. Tunç Soyer'in
adaylığını CHP Parti Meclisi'nde en çok destekleyen kişi Gamze
İlgezdi. Rezidanslar kraliçesi olan hanımefendi çeşitli iddialarla
ilgili olarak Ataşehir Belediye Başkanlığı'ndan alınan Battal
İlgezdi'nin eşi. İş bununla sınırlı değil. Topa ilk
giren FETÖ'cü Karşı gazetesiyle 17-25 Aralık'ta
adamları üzerinden iş birliği yapan ve bilerek ve isteyerek FETÖ'ye
yardım ettiği iddiasıyla yargılanan Sözcü paçavrası yazarı Soner
Yalçın. 20 Aralık 2018'de "Suç Neymiş" başlıklı bir
yazı yazarak 12 Eylül savcısı Nurettin Soyer'i akladı pakladı.
Nurettin Soyer'i FETÖ'cüler sevmezdi diyerek olayı
sulandırdı.
Ardından topa Uğur
Dündar girdi. 30 Ocak'ta yazdığı yazıda İyi Parti'nin Tunç Soyer'in
adaylığına karşı olmadığını belirtmiş. İyi Partili
dediği de kontrollü darbe lafını dolaşıma sokan Aytun Çıray. Dündar
hızını alamamış, Soyer'in adaylığının tüm İzmir'de sevinçle
karşılandığını da yazmayı ihmal etmemiş.
Peki Tunç Soyer'in en son
avukatlığını yapan kim? Kim olacak, Hürriyet'ten Ayşe
Arman. Hani para karşılığı röportaj yapmasıyla meşhur
şu Arman. Diyeceksiniz ki, Tunç Soyer'le söyleşi yapamaz mı?
Elbette yapabilir. İzmir'in sorunları, çözüm önerileri vb.
konuşabilir. Aynen Nihat Zeybekci'yle yaptığı gibi. Ama Arman öyle
yapmıyor? Söyleşinin daha başında suret-i haktan görünerek Tunç
Soyer'e babasıyla ilgili gollük sorular
sormuş. Tarafsızlık gibi yaparak Nurettin Soyer'in
aklanmasına müsaade etmiş. Ayşe Arman, Aslı Baş
cinayetinde de bunu yaptı, Kemal Kılıçdaroğlu'nun 2017'deki adalet
yürüyüşünde de. Ee hani Hürriyet değişmişti? 12 Eylül savcısı; Ayşe
Arman ve Hürriyet üzerinden aklanıyor. Tunç Soyer'e resmen PR
çalışması yapılıyor. Hürriyet'in sahibi değişmiş ama ruhu
aynı.
Bu tuhaf ilişkiler ağını
ve Tunç Soyer'in medyadaki destekçilerini görüyorsunuz, sevgili
okuyucular. Hep aynı kişiler. 12 Eylül'de ülkücülere zulmedenleri
aklayanların hepsi 12 Eylül kafasındaki kişiler. Darbecilerin
ekmeğine yağ sürdüklerinin farkında bile değiller. Sorsanız hepsi
12 Eylül'e karşı. Eğer karşıysan 12 Eylül darbesinin savcılarına da
karşı çıkarsın. Darbeci sizdense
alkışlarsınız.