Dünkü malum haber üzerine telefonlarım susmadı. Medya ve siyaset camiasından insanlar sanki Aydın Doğan'a 24.5 yıl hapis cezası isteyen iddianameyi yazan benmişim gibi arayıp sualler soruyorlar. "Yahu ben de herkes gibi bu haberi gazetelerden öğrendim" diyorum ama kimseyi inandıramıyorum. Bana iddianamenin detaylarını soruyorlar. Valla bildiğim tek şey dün birçok gazetenin bu iddianameyi yanlış alıntıladığı ve Aydın Doğan'a 23 değil 24.5 yıl hapis istendiğidir. Aydın Doğan hakkında "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve yönetmek", "kaçakçılıkla mücadele kanununa muhalefet" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 24,5 yıla kadar hapis cezası isteniyor. Bu arada Türkiye toplumunun malı olan Türkiye İş Bankası'nın da resmen Aydın Doğan'ın özel bankası gibi yönetildiği gerçeği de bu titiz ddianamede tüm kanıtlarıyla anlatılıyor. Anlaşılıyor ki Doğan-İşBank-POAŞ meselesine dair yeni iddianameler de gelecek. İddianameye göre Aydın Doğan bir dönem elindeki devasa medya gücü ve şantajıyla Türkiye İş Bankası yönetimini ele geçirmiş ve bu bankayı kendi şahsi kasası gibi kullanmış. Şu yazıyı kaleme alırken aklıma 7 Haziran sonrasının kasım kasım kasılan ve bana tehditler yağdırtan Aydın Doğan'ı geldi. Hava binbeşyüzdü Aydın Doğan'da o zaman. Oysa Cem Küçük olarak kendisini uyarmıştım. Bir raund kazandığını ama daha maçın bitmediğini ve yine çok feci mağlup olacağını yazmıştım. 7 Haziran 2015'i Aydın Doğan kazanmıştı ve çok mutluydu. Nihayet azılı düşmanı Recep Tayyip Erdoğan'ın partisini 276 sınırının altına düşürmüştü. 7 Haziran'dan üç gün sonra Star'daki sütunumda aynen şöyle yazmıştım...