2020 Mart'ında başlayan Covid-19 ekonomileri çok sert vurdu. İki yıldır insanlar işlerini kaybetti. Psikolojiler bozuldu. Lojistikten enerjiye her şey pahalılaştı. Yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı her yere hâkim.
Aşı bulundu ve yasaklar gevşemeye başlamıştı ki, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali başladı. NATO’yu bahane eden Putin yanı başındaki Ukrayna’yı er ya da geç devirecek görünüyor ama halkı ikna edemeyince ne kadar kalıcı olacak orası meçhul...
Bu işgal girişimi dünyayı çok olumsuz etkiliyor ve daha da etkileyecek. Pandeminin etkileri geçmeden gelen bu işgal başta enerji olmak üzere gıda ve diğer sektörlerde ekstra pahalılığa sebep olacak.
Odesa Limanı’nda bekleyen gemilerde onlarca ton zeytinyağı ve buğday vardı. Erdoğan Putin’den rica etti ve o da emir vereceğini, gemilerin serbest kalacağını söyledi. İki gün önce Almanya’da şöyle bir haber vardı:
“Almanya'da Tohum İşleme Endüstrisi Derneği'nin, yakın dönemde un ve ayçiçeği yağında zam ve kıtlık yaşanabileceği konusunda uyarısının ardından birçok kişi marketlere akın etti...”
Bizde kıtlık olmadığını bizzat Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati söyledi. Odesa’dan gelmese bile Türkiye başka yerden tedarik edecektir.
Bu arada dün Bloomberg’de bir haber vardı...
"İngiltere’de 1970’ten beri hane halkının gelirleri ilk kez gerilemiş. Yüzde 8’lik düşüşle evlerde maaşlar 1.000 paund (1.300 dolar) düşmüş. İngiltere benzer durumu 1970’lerin ortasında ve 1980’lerin başında yaşamış... Rusya’nın Ukrayna’nın işgali durumu dağa da kötüleştirecek..." diyor. Enerji fiyatları ortada. Elbette Türkiye’de enflasyon daha yüksek. Doğal enerji kaynakları yok. Yıllık 55 milyar dolar dışarıya ödediğimiz fatura var. Brent petrolün varil fiyatı arttıkça bu fatura daha da artacak. Elbette dışarısı öyle diye biz de aynı durumda olacak değiliz. Bizdeki enflasyon Batıyla kıyas kabul edilmeyecek kadar daha yüksek. Yüzde 50 enflasyon olacak iş değil.