2009 yerel seçimlerine gidilen
günlerdi. Ekonomide az çok sallantı vardı. O zaman Başbakan olan
Erdoğan, “Kriz Türkiye’yi teğet
geçecek” dedi. Gerçekten de 2008’de ABD’de başlayan
finans krizi bizi teğet geçti.
2009 Ocak’ında, Davos’ta
Erdoğan “one minute” dedi ve İsrail
tabusunu yerle bir etti. Bu olayın ardından yapılan anketlerde AK
Parti’nin oyu yüzde 50’ye, hatta 55’e dayanmıştı. AK Parti
açısından açık ara bir galibiyet geliyordu. Kazın ayağı öyle
olmadı.
30 Mart seçimlerinde AK Parti
yüzde 38,8 oy aldı, elindeki bazı belediyeleri de kaybetti. Aslında
bu kaybın temel sebebi ekonomideki küçük sıkıntılardı. Onlar olmasa
AK Parti yüzde 42 gibi bir oyla 2004’teki orana rahatlıkla
ulaşabilir, hatta geçebilirdi. Bugüne kadar tüm seçimlerde
Erdoğan’ın zaferle çıkmasındaki ana faktör ekonominin çok iyi
olmasıydı. Tabii ki sağlık, ekonomi, sosyal konulardaki başarıları
da unutmamak lazım.
Ekonominin bakılmadığı bir seçim
varsa o da 2014 yerel seçimleriydi. FETÖ’nün ağır saldırısı altında
insanlar Erdoğan’a sahip çıktı. Gittiğim her il, ilçe ve beldede
şöyle deniyordu: “Adaya bakmayacağız. Biz Erdoğan için
adayı sevmesek bile oy vereceğiz.” Nitekim 2014
belediye seçimlerinde AK Parti yüzde 43,5 ile yerel seçim
tarihindeki rekor oyu aldı. Ara not olarak ekonominin o dönem iyi
olduğunu söyleyelim.
Ekonomi seçim sonuçlarını
çok etkiler
Aradan 4 yıl geçti. Türkiye
içeriden ve dışarıdan çok saldırıya uğradı ama hepsini bertaraf
etti. 24 Haziran seçimlerinde millet Erdoğan’la AK Parti’yi
birbirinden ayırdı. AK Parti yüzde 42,5’a düştü. Şimdi de yerel
seçimlerde adaylar yarışacak. Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın kendisi
yarışsa rahatlıkla kazanır.
Bu seçimi çantada keklik görmemek
gerekir. Kimden duydum hatırlamıyorum ama çok doğru bir
söz: “Aç insanın, evini geçindirmekte zorlanan insanın
siyasi görüşü olmaz.” Eğer ekonomi iyi değilse
insanlar duygularını yüz yüze belli etmese bile sandıkta
gösterirler. Döviz yükseldi diye iğneden ipliğe her şeye yüzde 100
zam yapanlar döviz inince fiyatları indirmediler. İnsanlar 3 ay
öncesine göre her şeyi zamlı alıyorlar. Ne var ki maaşları
zamlanmadı.
AK Parti mutlaka bu sorunun
belirleyici olduğunu görmeli. Berat Albayrak çok iyi bir sınav
veriyor, ilk başlarda yaşanan türbülansı kontrol altına almış
durumda. Fiyatlar olması gereken noktaya çekilmeli. Şu an ekonomi
hâlâ iyi değil. Bankalar tüketicinin iflahını kesiyor. Ocak ayında
asgari ücret düzenlemesi bütçe dengesi de hesaba katılarak
iyileştirilmeli. Hâliyle işçi, memur ve emekli maaşları
da.
MHP ile ittifakın
önemi
MHP üç büyük ilde aday
göstermeyeceğini ve AK Parti’yi destekleyeceğini ilan etti. Benzer
jesti birkaç ilde AK Parti’nin de MHP’ye yapacağı dillendiriliyor.
Belirli illerde ittifak yapılmazsa aradan CHP adayı kazanabilir.
Bunun tam tersi de geçerli.
Bu seçimden AK Parti birinci
çıkacaktır, buna şüphe yok. Ama seçimleri yüzde 45’le kazanmak var,
yüzde 37’yle de. Mesela Bursa, Erzurum, Urfa gibi illeri yüzde
60-65’le kazanmak var, bir de 45-50 ile. Başarı gibi gözükse de bu
oranlar başarısızlıktır. Unutulmasın ki muhalefet böyle durumlarda
meşruiyet tartışması yapmaya can atar.
MHP ile ittifak çok önemli ve
gerekirse bazı illeri AK Parti MHP’ye bırakmalıdır. 2014 ve 24
Haziran seçimleri ittifakın şart olduğunu ortaya koyuyor. Elbette
buna partiler karar verecektir.
Son not da adaylar için. Kim aday
yapılırsa yapılsın bazıları iyi bazıları kötü diyecektir. Bu her
seçim dönemi böyledir. Eski il başkanı ve bakanlık yapmış isimler
doğru tercihler mi, onu göreceğiz. Adayların seçiminin olumlu ya da
olumsuz olup olmadığını 31 Mart akşamı göreceğiz.