27 Ağustos’ta bu
köşede “28 Şubat zihniyetinin iki
örneği” başlık bir yazı yazmıştım. Yazıda Müslümanlar
Türkiye’de hiç zulüm görmedi diyen iki zihniyeti eski asker Ahmet
Yavuz’u ve İsmail Saymaz’ı eleştirmiştim. Saymaz 2016 Eylül ayında
ekranlarda “Bu ülkede başörtülüler hiç zulüm
görmedi” dedi. Bu apaçık skandal bir açıklamaydı.
Daha önce yazmıştım, tekrar ediyorum. “Çok açık söylüyorum Türkiye’de hiç kimse, ‘Bu ülkede dindarlar zulüm görmedi’ diyerek ‘TSK’da başörtülü kadınlar hep özgür oldu’ diyerek kara propaganda yapamaz. Eskiden TSK’da başörtülü şehit annelerini ve eşlerini bile nizamiye kapısından içeri sokmuyorlardı. Başörtülü şehit eşleri orduevlerine giremiyordu. Türban ve başörtüsü ayrımı köhnemiş bir 28 Şubat ayrımıdır. Bu ülkede çok yakın bir zaman önce Sayın Emine Erdoğan başörtüsü yüzünden GATA’ya alınmadı. Düşünün Başbakan Erdoğan’ın eşine bile dönemin TSK’sı bu zulmü yaptı.”
Daha önce yazmıştım, tekrar ediyorum. “Çok açık söylüyorum Türkiye’de hiç kimse, ‘Bu ülkede dindarlar zulüm görmedi’ diyerek ‘TSK’da başörtülü kadınlar hep özgür oldu’ diyerek kara propaganda yapamaz. Eskiden TSK’da başörtülü şehit annelerini ve eşlerini bile nizamiye kapısından içeri sokmuyorlardı. Başörtülü şehit eşleri orduevlerine giremiyordu. Türban ve başörtüsü ayrımı köhnemiş bir 28 Şubat ayrımıdır. Bu ülkede çok yakın bir zaman önce Sayın Emine Erdoğan başörtüsü yüzünden GATA’ya alınmadı. Düşünün Başbakan Erdoğan’ın eşine bile dönemin TSK’sı bu zulmü yaptı.”
“TSK’da her zaman
başörtüsüne saygı vardı” lafı büyük bir yalandır.
İnsan utanır bu lafı ettiğine. Saymaz’dan sonra devreye Ahmet Yavuz
girdi. Saymaz’la danışıklı dövüş yaptılar. Diyalogları aynen şöyle.
Saymaz soruyor:
“Ahmet Paşam
bildiğimiz kadarıyla kız kardeşiniz
türbanlı. Acaba görev yaptığınız
dönemde kız kardeşiniz dâhil, örtülü kadınlarımız
kışlalara giremiyor; askerlerimiz namaz kılamıyor ve oruç
tutamıyor muydu?”
Ahmet Yavuz'un cevabı utanmazlık
sınırlarının ötesinde:
“Kışlalarda başörtüsüne
karşı hiçbir kısıtlama olmadı. Türbana karşı olunduğu zamanlar
oldu. Kimsenin namazına orucuna asla karışılmadı. Atılanların
da hemen hepsi ya tarikat ya da cemaat üyesiydi. Ülke, abartıya
teslim oldu.”
Bu iki zihniyet tam bir 28 Şubat
kafasıdır. Geçmişin acılarını inkâr etmektir. Bu da suçtur. Çevik
Bir kafasıyla aynı kafadır. Bu ülkede hâlâ böyle zihniyetler
yaşamaktadır. Ve Kemalist kafa iktidara gelirse neler yapacağını
herkese göstermektedir.
Nitekim bunun son örneği eski
Albay Dursun Çiçek’tir. FETÖ’cülerin mağdur ettiği Çiçek'in aslında
olayları analiz etme kapasitesi sıfır. 2016 Mayısı’nda Ahmet
Hakan’a, “FETÖ’cülerin orduda darbe yapma ihtimali hiç
yok” diyen kişidir. Bu sözden iki ay sonra darbe
girişimi oldu. Generallerin yarısı darbe girişiminden dolayı
tutuklandı, 10 binin üzerinde subay ihraç edildi, çoğu
tutuklandı.
İşte bu Çiçek şimdi kalkmış,
Erdoğan, AK Parti ve destekçilerini
kastederek, “Birçok başsavcı dava açmak için
bekliyor” dedi. Bence burada Çiçek sallamıyor.
Birileri onun kulağına fısıldamıştır. Bu Kemalist zihniyet iktidara
gelirse FETÖ’yü bitirenleri FETÖ’den içeri atacağını, birçok
savcının buna hazır olduğunu söylüyor.
Türkiye’de görevli başsavcıların
Dursun Çiçek’in açıklamalarına soruşturma başlatması gerekir.
Kimmiş bu başsavcılar görelim. Eğer yalansa da Çiçek’in iddiaları
yüzüne çarpılmış olur. Ben olsam bu iddiaları ciddiye alır, hukuken
gerekeni yapardım.
Bu ülkede Kemalist zihniyet
Atatürk adını kullanarak dört kere darbe yaptı. 2007’de e-Muhtıra
verildi. Sayısız darbe girişimleri oldu. İnsanların hayatı perişan
oldu. Müslümanlar, Kürtler, Aleviler, milliyetçiler vb. bu darbeler
yüzünden ağır bedeller ödediler. Hayatları karardı. Ne acıdır ki,
darbecilere bu ülkede adam gibi hesap sorulmadı.
28 Şubat’ın sivil ayağı
hâlâ utanmadan ortalarda geziyor. Avrupa’da darbe yapan ve
girişenler ömürlerini cezaevinde geçirdi. Bizde de öyle olmalı.
Darbe yapan, girişimde bulunan kimse cezaevinde
çürümelidir.
Ayrıca bu darbeci zihniyete sahip
olanlar da “medeni ölü” olmalıdır.
Böyleleri anaakım ekranlarda, gazetelerde olamazlar. Dünyanın her
yerinde bu kural geçerlidir. 2007 e-Muhtırasına destek verenler
içinde bile utanmadan yazı yazanlar var. Bir özrü bile çok
görüyorlar.
Bakın işte darbeci Kemalist
zihniyet işbaşında. Fırsat bulurlarsa neler yapacaklarını
gösteriyorlar. Sinyallerini Dursun Çiçek veriyor. İsmail Saymaz ve
Ahmet Yavuz gibiler de 28 Şubat yaşanmamış gibi inkâr suçu
işliyorlar.
Bilal Erdoğan Bey geçen sene 5
Mart’ta “Tayyip Erdoğan sonrasını iyi düşünmemiz
lazım” demişti. Bilal Bey çok doğru bir tespit yaptı.
Şu an bunu düşünen pek yok. Ancak dikkatli olmak lazım. Bu zihniyet
şu an bir şey yapacak durumda değil. Erdoğan sonrası her şeyi
deneyebilirler.