İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu 27 Haziran 2017'de açlık
grevindeki Nuriye Gülmen ve Semih Özakça için bazı gazetelerde
yayımlanan ve altında 111 kişinin imzasının bulunduğu ilana resmî
Twitter hesabından haklı olarak çok sert tepki göstermişti. Soylu,
"DHKP-C üyesi iki terör örgütü üyesine hamilik!" diyerek terörü
öven isimlere şu açıklamayı yapmıştı:
"Bugün birtakım gazetelerde DHKP-C terör örgütünün talimatlarına
eksiksiz uyan, bu örgütün mensupları için gerçekleri saptırarak
ilan verenler, başınıza gelen en ufak olayda yardım istediğiniz
polisin bilgisine, istihbaratına ve tespitlerine güvenmiyorsunuz,
savcılara ve hâkimlere de güvenmiyorsunuz ancak terör örgütü
üyelerine güveniniz sonsuz. Hepimizin devletini terör örgütü
karşısında hareketsiz ve etkisiz hâle getirmek, suçlu göstermek
için yola çıkanlar, neyin altına imza attığınızın farkında mısınız?
Peki terör örgütüne cesaret vermek için bu ilanı
yayınlayanlar?.."
Terörle mücadelenin önemli ismi Sayın Süleyman Soylu terör konusunda devlete ve millete güvenmenin altını çizmişti. Ancak ne yazık ki bu ülkede birileri hâlâ terörü meşru göstermeye devam ediyor. Üstelik bunu yapanlar sanatçı ve aydın denilen kişiler. Batı'da böyle şeylerin kabul edilmesi mümkün değildir.
ABD'de 2016 Şubat'ında Kaliforniya Mahkemesi DEAŞ'ın övülmesini suç kabul etti ve 18 ay hapis cezası verdi. El-Kaide'nin Körfez'den yayın yapan inspire.com sitesinin nüshalarını cebinde taşıyanlara 2 yıl hapis cezası verildi ve bu cezalar ertelenmedi. Bakın sadece nüshayı yanında taşıyanlara bu ceza verildi. Çünkü Batı'da terörü övmek (praising for terorism) ağır suçtur.