Türk medyasındaki çoğu meslektaşlarım ve bir de kendini
akıllı zanneden bazı aptallar hâlâ "22 Mart 2018
devrimi"nin ne manaya geldiğini anlamıyor ya da anlamak
istemiyor. Bu olayı hâlâ bazı gazete ve TV’lerin bir sermaye
grubundan başka bir sermaye grubuna geçmesi kadar basit bir olay
olarak görmek istiyorlar. Bu şekilde kendilerini kandırıyorlar.
Arkadaşlar sanırım farkında değilsiniz ama bu ülkenin basın
hayatında
bir devrim oldu 22
Mart günü.
Bir ülkede monarşinin yıkılıp o ülkeye cumhuriyet
idaresinin gelmesi gibi bir medya devrimi bu. “Acaba
monarşi ailesi geri gelir mi?” diye düşünmek kadar
komik bu yaptırılan haberler. Doğan grubundaki gazeteciler kendi
temennilerini haber yaptırtıyor ve gülünç duruma düşüyorlar. Acaba
bu olay da Korkmaz Yiğit hadisesi gibi
olur mu diye temenni etmek tam zavallılıktır. Sayın
Aydın Doğan kendisine, ailesine, vatana, millete ve
DEVLET-i ebed müddet kavramına karşı hayırlı bir iş yapmıştır. Ne
demek istediğim yakın bir zamanda anlaşılacaktır.
Satışta pürüz yoktur, sadece prosedürel bir süre vardır.
Öte yandan bu “fake” haberleri yaptıran
arkadaşlar rahat olsun. Bu gruptan çok büyük tensikat
yapılmayacaktır. Sadece Aydın Doğan dönemiyle özdeşleşmiş sembol
isimle ve bir de siyasi militanlarla yollar ayrılacaktır. Bu iki
tür dışında CHP’li olan gazeteciler de huzurlu olsun. Zaten bu
medya grupları çalışanlarının yüzde 95’i CHP’lidir.
Bakın Milliyet gazetesinin
başındaki meslektaşımız Mete
Belovacıklı da deklare bir CHP sempatizanıdır. Ayrıca
2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan’ın karşısındaki
aday İhsanoğlu’nun basın başdanışmanıydı.
Herkes bu bilgileri biliyor ama Belovacıklı Milliyet’te gayet güzel
görevine devam ediyor. Sorun ve sıkıntı
yok. Demirören’in tarzına uygun, buhar gibi
görünmeyen gazeteci ve muhabir olduktan sonra CHP’li olunmuş
olunmamış hiç fark etmez. Herkes işini gücünü
koruyacaktır.