17-25 Aralık sürecinin en cafcaflı günleriydi. FETÖ çetesi her akşam illegal tapeleri yayınlıyordu. Demokrat kesilen ama faşistten başka hiçbir şey olmayanlar hükûmet düştü düşecek diye bayram yapıyorlardı. Yasa dışı yollarla elde edilen dinlemeler Youtube, Twitter üzerinden yayılıyordu. Devletin yatak odası âdeta orta yere seriliyordu. FETÖ aşağılık yöntemlerin hepsini kullanıyordu.
2014 Mart ayı başında haklı olarak devletin bekası için Twitter kapatılmıştı. Bu konu Erdoğan'a sorulmuş ve o zamanlar Başbakan olan Erdoğan şöyle cevap vermişti: "Burada mahremiyetler var, ırkçılık var, sen bunları nasıl yayımlarsın? Uyarıyoruz, hâlâ adım atmıyorsun." Cumhurbaşkanı Gül ise Twitter yasağı kabul edilemez diye açıklama yapıyordu. İçerideki güruhun ise derdi hiçbir zaman demokrasi ya da özgürlük değildi. Erdoğan devrilsin diye her yol meşru görülüyordu. AB yetkilileri açıklama üstüne açıklama yapıyordu. Twitter'ın kapatılması AB müktesebatına aykırıdır diyorlardı. Günler geldi geçti. DEAŞ belası Avrupa'yı sardı ve bütün AB ülkelerinde sosyal medya komiserleri türedi. Erdoğan AB ve Amerika'dan gelen eleştirilere şöyle diyordu: "Biz özgürlükler meselesini Avrupa Birliği üyesi çoğundan çok çok ileride hallettik. Bizdeki iletişim özgürlüğü bunların çoğunda yok. Her şey ortada. Adam kalkıyor Başbakan'a istediği gibi hakaret ediyor, istediği gibi küfrediyor, yazıyor, çiziyor, ne oluyor? Avrupa ülkelerinin çoğunda bunu yapamazsınız ve biz bunların hepsine sabrediyoruz." Gerçekten de AB ülkelerinde, Amerika'da kafana göre sosyal medya üzerinden seçilmişlere hakaret edemezsin. Nitekim iki gün önce Fransa'da yeni bir yasa hazırlandı. Fransa medyasında çıkan haberlere göre internette yayınlanan yalan haberlerin engellenmesini öngören iki y...