Türkiye güvenlik politikalarında çok ciddi değişikliklere gidiyor. Eskiden her şeyi bekler, olayların sonucuna göre hareket ederdik. Şimdi konsept değişti. Türkiye 1 Mart tezkeresiyle tarihî bir fırsatı kaçırmış oldu. O gün Başbakan olan Tayyip Erdoğan'ın istediği politika olsa şu an Musul-Kerkük bizimdi ve PKK'nın bütün geçiş yolları kapatılmıştı.
DEAŞ'ın ortaya çıkmasından sonra Gaziantep, Kilis gibi illerimizde bombalar patladı. Türkiye bekleyerek ya da başkalarına bel bağlanarak sonuç alınmayacağını gördü. Göbek bağını kendi kesecekti. Fırat Kalkanı Operasyonu'yla Cerablus ve El Bab'a girerek DEAŞ meselesini kökten hâlletti. Çok şükür artık bombalar patlamıyor. Aynı şey PYD/YPG için de geçerli.
Türkiye, Astana görüşmelerinin bir sonucu olarak şu an İdlib'de. Mart 2015'te İdlib, Esad'ın kontrolünden çıkmıştı. Yabancı savaşçıların ve cihadçı selefi grupların geçiş noktasıydı. Türkiye buraya girerek bu grupların geçişlerini kesmiş olacak. Fırat Kalkanı ve Astana sürecine katılmayı reddedenler Heyet Tahrir el-Şam cephesini kurmuşlardı. Türkiye bu cepheyi dağıtıyor. Yarın bir gün ülkemize saldırı olmasın diye yapılan harekât çok önemli.