Dünyada birçok yer gördüm.
Tarih kokan çok yeri gezdim, ancak Kudüs ve Balkanlardan
etkilendiğim kadar hiçbir yerden etkilenmedim. Belki de
Müslüman-Türk olduğum için bu yerler beni daha çok cezbetti. Tabii
Balkanlar bambaşka. 16 Nisan 1993’te Ahmiçi köyünde 116 Boşnak
kardeşimizin katledilişini dinlerken ağlamamak için kendimi zor
tuttum. Başçarşı, Travnik Kalesi, Gazi Hüsrev Bey Camii, Ferhat
Paşa Camii vb. ruhu olan ve size alıp uzaklara götüren ata
yadigârları...
Buraları gezerken bir yandan da
Osmanlıyı düşünüyorsunuz. Muhteşem ama bir o kadar da zorlu olan
doğasıyla Bosna’ya gelen ve buralarda inanılmaz miraslar bırakan
Osmanlı ruhunu çok daha iyi anlıyorsunuz. Balkanlarla ilgili
yazacak ve anlatacak çok şey var. Tam da bu gezim esnasında
telefonla gazetelere bakarken harika bir haber
gördüm. Başkanımız Tayyip Erdoğan, Yeşilköy'deki İstanbul
Süryani Kadim Vakfı Mor Efrem Süryani Kadim Ortodoks Kilisesi’nin
temelini atmış ve emeği geçenlere teşekkür etmiş. O an İstanbul’da
olsam bu haberi okuyup geçerdim. Ancak Travnik’te bu haberi
okduğumda nasıl gururlandım anlatamam. Çünkü Osmanlı İmparatorluğu
her inancı, ırkı, dini kapsayan ve onları koruyan büyük bir
medeniyetti. Bunu Saraybosna’da kendi gözlerimle gördüm. Bir yanda
camiler, diğer yanda kiliseler...