Ekrem
İmamoğlu iki gün önce mazbatayı aldı. Hemen
Kemalistler milletimizin kahir ekseriyetinin sigortalarını
attırmaya başladılar. Bunlar kendilerinin bu ülkede azınlık,
muhafazakâr-milliyetçi halkın çoğunluk olduğunu unutup sürekli
milleti tahrik ediyorlar. Kemalizmden nefret eden Kürt
kardeşlerimizin hepsini de dâhil edersek fotoğraf çok nettir ki, bu
milletin çok büyük çoğunluğu Kemalist zihniyetten tiksiniyor.
İmamoğlu da Kemalist olmadığı için yüzde 48.8 oy
aldı. Yılmaz Özdil gibi Kemalist olsa bu
oyun yarısını alamazdı. Keşke tam Kemalist biri CHP’den Büyükşehir
Belediye Başkanlığına aday olsaymış.
Şu Yılmaz Özdil denen Kemalistin yaptığına bakın! Dün bir iki arkadaşım sırf bu Özdil’in haddini bilmez densizliği yüzünden beni aradı. Üçü de il genel meclisi ve ilçede AK Parti’ye ama İstanbul’da tepkiyle Ekrem İmamoğlu’na oy vermişti. “Bir daha seçim olsa Binali Bey’e atarız. Bunlar şimdiden azmaya başladı” gibi benzer yorumlar yaptı üçü de.
Bizim milliyetçi-muhafazakâr camia merak etmesin. Bu Yılmaz Özdil gibi Kemalistler var oldukça bizim taraf her zaman iktidarda kalacaktır. Ekrem İmamoğlu gibi örnekler CHP’nin bu azgın azınlığını durduramaz. Yeter ki bizim taraf medyası milleti bıktıran saçmalıklar ve tuhaflıklar yapmasın. AK Parti teşkilatlarında halka karşı nobran duruş olmasın. Sadece normal olmak yeterli.
Yılmaz Özdil gibi Kemalistler konuştukça Ekrem İmamoğlu zayıflayacak ve eriyerek bitecektir. Bizim taraf sadece gelişmeleri izlese bile yeter. Herhangi bir şey yapmalarına gerek yok. Hatta mümkünse bizim taraf köşe yazarları AK Parti için mayıs ayının başına kadar hiç yazı yazmasa çok daha faydalı olur. Bırakın Kemalistler bol bol, “Ohhh nasıl yamulttuk” yazısı yazsın. Onları kendi hâline bıraksak zaten kendilerini ve Ekrem İmamoğlu’nu bitirecekler, merak etmeyin.
Yılmaz Özdil gibiler sayesinde, “Yok yok biz küsmüştük ama bunlar nasıl azgın böyle” diyen muhafazakâr halkımız, bizim taraf köşe yazarlarının bazılarının aşırı seviyede haksız saçma tavırlarını gördükçe yine AK Parti’den soğuyor. O sebeple hep birlikte bir süre yazı yazmayı bırakalım. Zaten yazılsa da okuyan yok.
Bu Yılmaz Özdil gibi azgın azınlık mensupları bir yandan milletin çoğunluğunu bir yandan da Cumhurbaşkanımızı ve DEVLET olgusunu tahrik ederek kendi cephelerine moral motivasyon sağlamaya çalışıyorlar. Bunlar Başkanımız Erdoğan’ın en zor anlardan milletin desteğiyle nasıl çıktığını unutmuşa benziyorlar. Milletimizi zaten hiç tanımıyorlar. Bu Kemalistler sadece klavyede aslan olmayı bilirler. İş başa düşünce kıllarını kıpırdatmazlar. Ayrıca biraz zoru gördüler mü korkarlar, tıpkı Yılmaz Özdil gibi. Rahatlarına düşkündürler bunlar.
Bakın CHP İstanbul İl Örgütünün başarısının sebebi de başta Canan Kaftancıoğlu olmak üzere tüm ekibin Anti-Kemalist solculardan ve özellikle Marksistlerden oluşmasıdır. Kemalistler olsa İmamoğlu kazanamazdı. Ben milliyetçi-muhafazakâr bir insan olarak Marksistlerden hazzetmem ama kabul etmek zorundayım ki, bunlar çok iyi örgütçü.
Leninist metotlarla örgütlenmeyi, kapı kapı dolaşmayı ve kitlelerini diri tutmayı iyi bilirler. 1980 öncesi de halkın komünizme sempatisi yüzde 1 bile değildi ama Dev-Genç denen örgütlenme neredeyse tüm İstanbul gecekondularında güçlüydü. Bu örgütün başındaki Bülent Uluer denen adam İstanbul’a bir dönem tam hâkim olmuştu. Yeni iş yeri açacak olanlar bile Uluer’in onayını alıyordu. Bu yazdıklarım dönemin istihbarat raporlarında aynen geçmektedir...
İşte Canan Kaftancıoğlu da bu örgütçülük geleneğinden gelmektedir. 36 saat uyumayıp oy çuvallarının başında Kemalistler duramaz. Özdil gibi Kemalistler konforuna düşkündür. Ancak klavye delikanlısıdırlar...
Şu Yılmaz Özdil denen Kemalistin yaptığına bakın! Dün bir iki arkadaşım sırf bu Özdil’in haddini bilmez densizliği yüzünden beni aradı. Üçü de il genel meclisi ve ilçede AK Parti’ye ama İstanbul’da tepkiyle Ekrem İmamoğlu’na oy vermişti. “Bir daha seçim olsa Binali Bey’e atarız. Bunlar şimdiden azmaya başladı” gibi benzer yorumlar yaptı üçü de.
Bizim milliyetçi-muhafazakâr camia merak etmesin. Bu Yılmaz Özdil gibi Kemalistler var oldukça bizim taraf her zaman iktidarda kalacaktır. Ekrem İmamoğlu gibi örnekler CHP’nin bu azgın azınlığını durduramaz. Yeter ki bizim taraf medyası milleti bıktıran saçmalıklar ve tuhaflıklar yapmasın. AK Parti teşkilatlarında halka karşı nobran duruş olmasın. Sadece normal olmak yeterli.
Yılmaz Özdil gibi Kemalistler konuştukça Ekrem İmamoğlu zayıflayacak ve eriyerek bitecektir. Bizim taraf sadece gelişmeleri izlese bile yeter. Herhangi bir şey yapmalarına gerek yok. Hatta mümkünse bizim taraf köşe yazarları AK Parti için mayıs ayının başına kadar hiç yazı yazmasa çok daha faydalı olur. Bırakın Kemalistler bol bol, “Ohhh nasıl yamulttuk” yazısı yazsın. Onları kendi hâline bıraksak zaten kendilerini ve Ekrem İmamoğlu’nu bitirecekler, merak etmeyin.
Yılmaz Özdil gibiler sayesinde, “Yok yok biz küsmüştük ama bunlar nasıl azgın böyle” diyen muhafazakâr halkımız, bizim taraf köşe yazarlarının bazılarının aşırı seviyede haksız saçma tavırlarını gördükçe yine AK Parti’den soğuyor. O sebeple hep birlikte bir süre yazı yazmayı bırakalım. Zaten yazılsa da okuyan yok.
Bu Yılmaz Özdil gibi azgın azınlık mensupları bir yandan milletin çoğunluğunu bir yandan da Cumhurbaşkanımızı ve DEVLET olgusunu tahrik ederek kendi cephelerine moral motivasyon sağlamaya çalışıyorlar. Bunlar Başkanımız Erdoğan’ın en zor anlardan milletin desteğiyle nasıl çıktığını unutmuşa benziyorlar. Milletimizi zaten hiç tanımıyorlar. Bu Kemalistler sadece klavyede aslan olmayı bilirler. İş başa düşünce kıllarını kıpırdatmazlar. Ayrıca biraz zoru gördüler mü korkarlar, tıpkı Yılmaz Özdil gibi. Rahatlarına düşkündürler bunlar.
Bakın CHP İstanbul İl Örgütünün başarısının sebebi de başta Canan Kaftancıoğlu olmak üzere tüm ekibin Anti-Kemalist solculardan ve özellikle Marksistlerden oluşmasıdır. Kemalistler olsa İmamoğlu kazanamazdı. Ben milliyetçi-muhafazakâr bir insan olarak Marksistlerden hazzetmem ama kabul etmek zorundayım ki, bunlar çok iyi örgütçü.
Leninist metotlarla örgütlenmeyi, kapı kapı dolaşmayı ve kitlelerini diri tutmayı iyi bilirler. 1980 öncesi de halkın komünizme sempatisi yüzde 1 bile değildi ama Dev-Genç denen örgütlenme neredeyse tüm İstanbul gecekondularında güçlüydü. Bu örgütün başındaki Bülent Uluer denen adam İstanbul’a bir dönem tam hâkim olmuştu. Yeni iş yeri açacak olanlar bile Uluer’in onayını alıyordu. Bu yazdıklarım dönemin istihbarat raporlarında aynen geçmektedir...
İşte Canan Kaftancıoğlu da bu örgütçülük geleneğinden gelmektedir. 36 saat uyumayıp oy çuvallarının başında Kemalistler duramaz. Özdil gibi Kemalistler konforuna düşkündür. Ancak klavye delikanlısıdırlar...