Ben okurken tüylerim diken diken
oldu. Böyle rezalet görmedim, duymadım.
Faruk Bildirici'nin anlattığına
göre kendisi Ayşe Arman'ın Antijen Nilüfer isimli kimsenin
bilmediği bir modacıyla yaptığı reklam içerikli söyleşiyi etik
bulmadığını söylemiş. Gazete yönetimi ise
Bildirici'ye, "O modacı Vuslat Doğan'ın da
modacısı" demiş. Böyle rezalet var mı? Hürriyet
aslında son dönemlerde yoz bir gazete olmuş.
Bildirici, Sahrap Soysal'ın
Hürriyet'in ek sayfalarında yaptığı söyleşilerde reklam yaptığını
söylemiş ve durumu eleştirmiş. Peki gazete yönetimi ne
söylemiş: "Sahrap Hanım Aydın Doğan'ın ablasının kızı,
ona karışamayız." Yahu nepotizm Doğan Medya'da
kendine vücut bulmuş. Böyle rezillik var mı? Senegal'de,
Kırgızistan'da görülecek olaylar bunlar.
Ancak beni en çok şoke eden
Osman Müftüoğlu kısmı oldu. Şunu söyleyeyim baştan: Köşelerinden
sağlıklı yaşam yazan, ekranlardan anlatanların çoğu palavra sıkar.
Hiçbir bilimsel dayanağı yoktur. Osman Müftüoğlu da sağlıklı
yaşamdan kendine alan açmış, oradan yürüyen biri. Sağlıktan
anladığı kanaatinde değilim. Faruk Bildirici'nin anlattığına göre
Osman Müftüoğlu daha önce ton balığının ne kadar sağlıksız olduğunu
anlatan iki yazı yazmış. Aa, sonra birden Dardanel reklamlarında
oynamaya başlamış Müftüoğlu ve "ton balığının çok
faydalı" olduğunu anlatmaya başlamış. Bildirici bunu
gazete yönetimine anlatmış. Onların cevabı ise evlere
şenlik: "Koskoca profesör yalan mı söyleyecek? Şimdi
faydalıdır ton balığı." Bakın şu an bunu yazarken
sesli güldüm.